Enfeksiyon hastalıkları tartışıldı
2020 VERİLERİNE GÖRE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI DÜNYANIN ÖLÜMCÜL BULAŞICI HASTALIĞI OLARAK GÖRÜLÜYOR. ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI TÜM DÜNYADA ÖLÜMLERİN DÖRDÜNCÜ EN SIK NEDENİ OLDUĞU BELİRTİLİYOR. TÜRKİYE ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ UZMANLIK DERNEĞİ (EKMUD) KONUYLA ALAKALI FARKINDALIĞI ARTTIRMAK İÇİN ONLİNE TOPLANTI DÜZENLEDİ. TOPLANTIDA ENFEKSİYON KAYNAKLI ÖLÜMLERİN DÜNYA GENELİNDE AZALTILMASI İÇİN COVİD-19 ENFEKSİYONU, HASTANE ENFEKSİYONU, HIV ENFEKSİYONU GİBİ ÖNEMLİ BİLGİLER PAYLAŞILDI
2020 verilerine göre alt solunum yolu enfeksiyonları dünyanın ölümcül bulaşıcı hastalığı olarak görülüyor. Alt solunum yolu enfeksiyonları tüm dünyada ölümlerin dördüncü en sık nedeni olduğu belirtiliyor. Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) konuyla alakalı farkındalığı arttırmak için online toplantı düzenledi. Toplantıda enfeksiyon kaynaklı ölümlerin dünya genelinde azaltılması için Covid-19 enfeksiyonu, hastane enfeksiyonu, HIV enfeksiyonu gibi önemli bilgiler paylaşıldı.
EKMUD, ülkemizde enfeksiyon hastalıkları konusunda farkındalığı artırmak, Covid-19 ve alanları ile ilgili pek çok konuyu tartışıp, yenilikleri bilim insanlarıyla paylaşmak amacıyla 20-23 Mayıs’ta 9. Türkiye EKMUD Uluslararası Bilimsel Platformu’nu düzenledi. Bilimsel platformda farklı 45 oturumda 192 alanında uzman hekim görev aldı. Düzenlenen basın toplantısında enfeksiyon kaynaklı ölümlerin dünya genelinde azaltılması için Covid-19 enfeksiyonu, yaşam boyu bağışıklama ve aşılar, hastane enfeksiyonu, HIV enfeksiyonu, diyabetik ayak enfeksiyonu, sepsis enfeksiyonu ve invaziv mantar enfeksiyonları gibi konular hakkında önemli bilgiler paylaşıldı.
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. Canan Ağalar, “Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) 2006 yılında kurulmuş, bin 176 uzman üyesi, 476 araştırma görevlisi, 169 ilgili dal üyesi olan bir uzmanlık derneğidir. Covid-19 pandemisi nedeniyle bir yılı aşkın süredir eğitimleri online sürdürüyoruz. Bu dönemde bizim takip ettiğimiz (HIV, Hepatit B, Hepatit C, Diyabetik yarası olan gibi) pek çok hasta grubunun takiplerinde aksamalar oldu. Bu dönemde eğitim alan araştırma görevlileri Covid-19 dışı vakaları yeteri kadar göremedi. Bu eksikleri online eğitimler ile tamamlamaya çalışıyoruz. 2020 yılından beri bu amaçla bir kongre, 2 akademi ve 67 online toplantı düzenledik. enfeksiyon hastalıkları yönetimi başlıklı 5 farklı kurs düzenledik. Kongrede 45 oturumda 192 uzman hekimimiz görev aldı” dedi.
“Salgının tüm dünyada kontrol altına alınabilmesi için aşı çok önemli bir öncelik”
EKMUD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Şencan ise, “Covid-19 hakkında toplumu bilgilendirecek, farkında olmayı artıracak, tartışılacak yönleri ortaya koymak üzere söylenecek her şey söylendi. Biz kongremizde ilgili alan uzmanlarının bilimsel değerlendirme ve tartışmalarının sonunda toplum ile paylaşılması yararlı olabilecek konuları paylaşmayı istiyoruz. Hastalığın kontrollü seyredebilmesi için bulaşı azaltacak maske kullanımı, yakın temastan kaçınma ve genel hijyen kuralarına dikkat etmeliyiz. Salgının ülkemizde kontrol altına alınabilmesi için koruyuculuk oranları farklılıklar içerse bile mevcut Covid-19 aşılarından hangisini bulursak aşımızı yaptırmalıyız. Salgının dünyada kontrol altına alınabilmesi için varyantlara da etkili olacak şekilde ve toplumun tüm kesimlerine uygulanabilecek etkili aşı geliştirme çalışmalarının sürdürülmesi, aşıların tüm ülkelere ve tüm insanlara yaygın ulaşabilecek şekilde çalışılması gerekir. Bunun dışında farklı hastalıklarımızın da takibini eksik etmememiz gerekiyor” diye konuştu.
“Doğumdan ölüme kadar her insanın aşıya ihtiyacı var”
Prof. Dr. Meltem Taşbakan ve Sayman Uzm. Dr. Süha Şen, “Bağışıklama enfeksiyon hastalıklarından korunmada temiz sudan sonra en etkili yöntemidir. Doğumdan ölüme kadar her insanın aşıya ihtiyacı vardır. Ancak erişkinlerde bağışıklama oranları ne yazık ki çocuklar kadar yeterli değildir. Erişkinler birçok enfeksiyon hastalığına çocuklar kadar duyarlı olmamakla birlikte erişkin hastalıkları daha ölümcül seyredebilmektedir. Çocukluk döneminde yapılan aşıların devamı olarak erişkinlerde aşılama sürdürülmelidir. Erişkin yaş grubuna özgü aşılamalarla birçok hastalıklardan korunmak mümkündür. Bu nedenle hedefimiz ‘Yaşam Boyu Bağışıklama Programı’nın uygulanmasıdır. Bu bağlamda ülkemizde 2016 yılında yayınlanan “Risk Grubu Aşılamaları” genelgesi doğrultusunda çok sayıda 65 yaş üzerinde kişi ve risk grubu aşılanmıştır. Hedef kitlenin tamamına ulaşabilmek için sürekli erişkin aşılamanın gündemde tutulmasının önemli olduğunu düşünmekteyiz” şeklinde konuştu.
“Sağlık bakımı ilişkili enfeksiyonlar dünya genelinde önemli bir sorun”
Prof. Dr. Meltem Arzu Yetkin, “Sağlık bakımı ilişkili enfeksiyonlar sağlık hizmeti sunumu sırasında gelişen enfeksiyonlar olup daha önceleri hastane enfeksiyonları olarak adlandırılmaktaydılar. Sağlık bakımı ilişkili enfeksiyonlar sadece ülkemizde değil tüm dünya genelinde önemli bir sorun olup, ölüm nedenleri sıralamasında ilk on içerisinde bulunmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün yaptığı bir araştırmada hastaneye yatan her 100 hastada hastane enfeksiyonu gelişme oranı gelir düzeyi yüksek ülkelerde 7 hasta, gelişmekte olan ülkelerde ise 10 hasta olduğunu bildirmiş olup, hastalık gelişen bu hastaların yüzde 10’nunda da ölüm gözlendiğini belirtmişlerdir” ifadelerini kullandı.
“Aşı ile HIV enfeksiyonun önlenmesi ile ilgili çalışmalar son hızla devam ediyor”
EKMUD önceki Başkanı Prof. Dr. Hürrem Bodur ve Üyesi Prof. Dr. Behice Kurtaran HIV enfeksiyonu hakkında şunları söyledi: “HIV enfeksiyonu tanı aldığı 1980’li yıllardaki öldürücü, tedavinin pek de yararlı olmadığı ve çağın vebası imajından, 2000’li yıllardan sonra kullanıma giren etkili tedavilerle sıyrılmayı başarırken, belki de dünyanın en uzun süren ve en çok can kayıplarından birine neden olan pandemi olma durumunu, özellikle de gelişmekte olan ve düşük gelir düzeyine sahip ülkelerde sürdürmektedir. Sahra altı Afrika dünya üzerindeki vakaların çoğuna ev sahipliği yapmaktadır. Batı ve Kuzey Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yeni vaka sayısı giderek azalırken, Doğu Avrupa ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı ülkelerde vaka sayısındaki artış devam etmektedir”.
“Diyabetin ayak komplikasyonu, dünyada her 30 saniyede bir ayak kaybına neden oluyor”
EKMUD Başkanı Prof. Dr. Canan Ağalar ve Genel Sekreteri Prof. Dr. İsmail Yaşar Avcı ise şunları ifade etti: “Diyabetik ayak enfeksiyonları en ciddi sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Dünyada 450 milyondan fazla diyabetli bulunmaktadır. Bunların yüzde 90’ından fazlası da Tip II diyabet olup obezitenin artışına paralel olarak artmaya devam etmektedir. Türkiye 7 milyondan fazla diyabet hastası ile Avrupa’da diyabetin en sık görüldüğü ülkedir. Ülkemizde 1 milyon üzerinde diyabetik ayak yarası ve 500 bin diyabetik ayak enfeksiyonu bulunmaktadır. Diyabetin ayak komplikasyonu, dünyada her 30 saniyede bir ayak kaybına neden olmaktadır. Ülkemizde de yılda 12 bin civarında ampütasyon yapılmaktadır. Diyabet komplikasyonları nedeniyle yıllık 5 milyar TL civarında bir maliyet Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmaktadır”.
“Sepsis enfeksiyonu tüm dünyada önlenebilir ölümlerin bir numaralı nedenidir”
Doç. Dr. Yasemin Çağ, “Enfeksiyonlar sepsis adı verilen ölümcül bir tabloya neden olabilirler. Sepsis, vücudun bir enfeksiyona verdiği aşırı tepkidir. Vücudunuzun herhangi bir bölgesindeki enfeksiyon bir zincirleme reaksiyonu tetiklediğinde sepsis meydana gelir ve zamanında tedavi edilmezse hızla doku hasarına, organ yetmezliğine ve ölüme yol açabilir. Dünya çapında her yıl en az 11 milyon kişi sepsis nedeniyle ölmektedir. Ancak insanların çok azı sepsis hakkında gerçekten bilgi sahibidir. Sepsis erken teşhis edilir ve tedavi edilirse sepsise bağlı ölümlerin yaklaşık yarısı önlenebilmektedir. Sepsis tüm dünyada önlenebilir ölümlerin bir numaralı nedenidir. Özellikle 65 yaş üstü yetişkinler ve diyabet, akciğer hastalığı, kanser ve böbrek hastalığı gibi kronik tıbbi rahatsızlıkları olan veya bağışıklık sistemi bozuk olan kişiler sepsis açısından daha yüksek risk altındadır. Sepsisin başlıca bulguları; yüksek kalp hızı, tansiyon düşüklüğü, ateş, titreme veya vücut sıcaklığının çok düşük olması, bilinç bozukluğu, nefes darlığıdır. Sizde veya sevdiklerinizde bu sayılan belirti ve bulgulardan birkaçı mevcutsa acil tıbbi yardım için bir sağlık kuruluşuna başvurmanız hayat kurtarıcı olabilir” şeklinde konuştu.
“İnvaziv mantar tedavisinin hemen başlanması hayat kurtarıcı olabilir”
Prof. Dr. Nurettin Erben ise, “İnvaziv mantar enfeksiyonları, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde görülür. Bağışıklık sisteminin baskılandığı en ağır durum ’nötrofil’ adı verilen beyaz kan hücrelerinin yeterli olmadığında ortaya çıkar. Nötrofiller vücudunuzun enfeksiyonlar ile savaşmasına yardımcı olur. Bazı kanser türlerinde veya bazı hastalıkların tedavisi, nötrofil sayısının yetersiz olmasına neden olabilir. Bağışık sistemi ayrıca, kemik iliği nakli veya organ nakli olan kişilerde de baskılanır. Bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde hem mayalar hem de küfler, ciddi invaziv mantar enfeksiyonlarına neden olur. Aspergillus, lösemi hastalarında en sık görülen küf grubu mantardır ve kemoterapi alan lösemi hastalarının yaklaşık yüzde 10’unda görülmektedir. Sağlıklı bireylerde hastalık tablosu oluşturamayan Aspergillus, kanser hastalarında akciğerleri tutarak hastalık oluşturur” dedi.