Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadına Karşı Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı’nı tanıttı
KADINA KARŞI ŞİDDETLE MÜCADELE 4. ULUSAL EYLEM PLANINI TANITIN PROGRAMINDA KONUŞAN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, EYLEM PLANINA İLİŞKİN BİLGİLER VERDİ. ERDOĞAN, 5 YIL BOYUNCA UYGULANACAK OLAN KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE 4. ULUSAL EYLEM PLANININ 5 ANA BAŞLIK ALTINDA TOPLANDIĞINI BELİRTEREK, BU BAŞLIKLARI; MAĞDURLARIN ADALETE ERİŞİMİNİN KOLAYLAŞTIRILMASI, ŞİDDETLE TOPYEKUN MÜCADELE ANLAYIŞININ TÜM PLAN, PROGRAM VE POLİTİKALARA YERLEŞTİRİLMESİ, KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ HİZMETLERİN GÜÇLENDİRİLMESİ, TOPLUMSAL FARKINDALIK VE DUYARLILIĞIN ARTIRILMASI, SİSTEMATİK, GÜVENİLİR VE KARŞILAŞTIRILABİLİR VERİLEN TOPLANMASI VE YORUMLANMASI OLARAK SIRALADI.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Unutulmamalıdır ki, kadına yönelik şiddetle mücadele aynı zamanda her biri canımızdan bir parça olan annemizin, eşimizin, kızımın hakkını, hukukunu, onurunu korumanın da mücadelesidir” dedi.
Kadına Karşı Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı’nı tanıtın programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eylem planına ilişkin bilgiler verdi. Erdoğan, 5 yıl boyunca uygulanacak olan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı’nın 5 ana başlık altında toplandığını belirterek, bu başlıkları mağdurların adalete erişiminin kolaylaştırılması, şiddetle topyekun mücadele anlayışının tüm plan, program ve politikalara yerleştirilmesi, koruyucu ve önleyici hizmetlerin güçlendirilmesi, toplumsal farkındalık ve duyarlılığın artırılması, sistematik, güvenilir ve karşılaştırılabilir verilen toplanması ve yorumlanması olarak sıraladı. Son günlerde bazı çevrelerin Türkiye’nin 1 Temmuz itibarıyla İstanbul Sözleşmesi’nden resmen çekilmesini kadına yönelik şiddetle mücadelede geriye gidiş olarak yansıtmaya çalıştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi’yle başlamadığı gibi bu sözleşmeden çekilmeyle de bitecek değildir. Sözleşmeden çekilme gerekçelerimizi kamuoyu ile zaten paylaştık. Bizim kadına yönelik şiddetle mücadele çerçevesinde aldığımız tedbirlerin, yaptığımız düzenlemelerin, hayata geçirdiğimiz uygulamaların kadınların haklarına, hukuklarına, onurlarına sahip çıkmamızın tek sebebi eşref-i mahlukat olan insan sıfatıyla kendilerine olan saygılarımızdır. Dün kadına yönelik şiddetle ve kadınların insan olarak sahip oldukları haklarını kullanabilme konusunda nasıl mücadele ediyorsak bugün de, yarın da aynı mücadeleyi sürdüreceğiz. Elbette bu mücadelenin uzun soluklu, sabır ve toplumsal mutabakat gerektiren bir süreç olduğunun farkındayız” diye konuştu.
Kadına yönelik şiddetin tamamen ortadan kalkmasının tüm kesimlerin inancı ve çabasıyla mümkün olacağını belirten Erdoğan, “Şiddetin her türü ile mücadelemiz sürerken, kadına yönelik şiddetin altını özellikle çizmemizin sebebi bu sorunun adını koymak gerektiğine olan inancımızdır. Kadına yönelik şiddet, pek çok faktörden etkilenen ve genel şiddetten farklı dinamiklere sahip olan bir olgudur. Bu sebeple evvela kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmasına neden olan faktörlerin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve bertaraf edilmesi gerekiyor. Kadına yönelik şiddet, kadının hayatı başta olmak üzere kendini güvende hissetme, eğitim, iş ve sosyal süreçlere katılması gibi temel haklarını da kullanmasını engelleyen bir sorundur. Şayet bu durum aile içinde vuku bulmuşsa şiddete şahitlik etmesi sebebiyle çocuklarda travmaya neden olabiliyor. Şiddeti bir davranış biçimi olarak öğrenen çocukların yarının şiddet mağduru veya şiddet faili olarak karşımıza çıkma ihtimali artıyor. Sebebi ne olursa olsun, aile içinde yaşanan şiddetin sonuçları kadını ve çocuğu doğrudan ve derinden etkiliyor. Konuyu tüm boyutlarıyla ele aldığımızda belki doğrudan değil ama dolaylı olarak tüm toplumun da bu şiddetten olumsuz etkilendiğini görüyoruz. Toplumsal sonuçları itibariyle şiddet depresyonun, suç oranlarının ve huzursuzluğun artmasına yol açıyor. Bu sebeple kadına yönelik şiddeti tıpkı salgınla mücadelede olduğu gibi siyasi tartışmalara malzeme etmeden, samimiyetle ve objektif bir şekilde ele almamız gerekiyor. Kadınların ve çocukların onuruna, ailelerine, toplumlara ve gelecek nesillere ciddi anlamda zarar veren, açık bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddet sadece bizim değil, tüm ülkelerin sorunudur. Bu küresel sorunu tüm dünya gibi yasal düzenlemeler, önleme, koruma ve kovuşturma alanlarında ihtisaslaşma ile aşmaya çalışıyoruz. Merkezi ve yerel düzeyde kurumlar arası koordinasyon ve işbirliği ile oluşturduğumuz sosyal politikalarımızı ilgili tüm kesimlerin desteği ve katkıları ile kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu çerçevede ilkini 2007 yılında hazırladığımız Ulusal Eylem Planımızı sürekli güncelleyerek ve geliştirerek bugüne kadar getirdik. Ülkemizde ve dünyada yaşanan toplumsal, kültürel ve teknolojik değişimler önleyici ve koruyucu çalışmaların da geliştirilmesini gerektiriyor. Yeni Ulusal Eylem Planımız, var olan çalışmaları daha da ileriye taşıyarak bu değişimi kucaklama amacı taşıyor” şeklinde konuştu.
“Yeni eylem planında mücadeleyi daha da güçlendiriyoruz”
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nda günün ihtiyaçlarına yönelik yeni başlıklar bulunduğunu ve kadına yönelik şiddet sorunu ile mücadelede çok yönlü, bütüncül ve disiplinler arası bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu belirten Erdoğan, bu çerçevede ilk idari ve hukuki somut adımın 2006 yılında yayınlanan Başbakanlık Genelgesi ile atıldığını hatırlattı. Daha önce hazırlanan üç ulusal eylem planının başarıyla uygulandığını, çeşitli dönemlerde yapılan anayasa değişiklikleriyle de verilen mücadelenin hukuki zeminin güçlendirildiğini kaydeden Erdoğan, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair 6284 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinin bu doğrultudaki en önemli dönüm noktası olduğunun altını çizdi. Erdoğan, “Türkiye, bu kanunla dünyada kadına yönelik şiddetle mücadelede en kapsamlı ve etkili mevzuata sahip ülkeler arasında ilk sıralara çıkmıştır” dedi.
Erdoğan, her şeyden önce kanunun renk, ırk, cinsiyet, dil, din, statü, medeni hal, engel durumu, hastalık gibi ayrımlar gözetmeksizin şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan tüm kadınları, çocukları, erkekleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarını korumayı amaçladığını ifade etti. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra çok sayıda düzenleme yapıldığını, kurumsal yapı oluşturulduğunu, bu doğrultuda atılan adımlardan birinin de şiddetin önlenmesiyle koruyucu ve önleyici tedbirlerin uygulanmasına yönelik hizmetleri vermek üzere Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin kurulması olduğunu belirten Erdoğan, 81 ilde hizmet veren Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici katkıları olduğuna inandığını söyledi.
“Yeni eylem planında mücadeleyi daha da güçlendiriyoruz. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planımız 2021-2025 yıllarını kapsamaktadır” açıklamasında bulunan Erdoğan, bu çalışma için hazırlıkları 2020 yılı başından beri sürdürdüklerini belirtti. Ortaya çıkan planı 5 ana hedef, 28 strateji, 227 faaliyet şeklinde yapılandırdıklarını belirten Erdoğan, “Sorunun tamamen ortadan kalkmasını hedef alan bu bütüncül politika dokümanını bugün sizlere sunuyoruz. Önümüzdeki 5 yıl boyunca kadına yönelik şiddetle mücadelede takip edeceğimiz ana başlıkların hepsi de bu planda yer alıyor” açıklamasında bulundu.
5 başlığı mağdurların adalete erişiminin kolaylaştırılması, şiddetle topyekun mücadele anlayışının tüm plan, program ve politikalara yerleştirilmesi, koruyucu ve önleyici hizmetlerin güçlendirilmesi, toplumsal farkındalık ve duyarlılığın artırılması, sistematik, güvenilir ve karşılaştırılabilir verilen toplanması ve yorumlanması olarak sıralayan Erdoğan, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı’nın ilk hedefini şiddetle mücadele mevzuatının gözden geçirilmesi ve etkin uygulanması olarak belirledik. Amacımız, adli süreçte mağdurun adalete erişimini kolaylaşmasını, mağdurun haklarını etkin kullanmasını, şiddet eylemlerinin orantılı şekilde cezalandırılmasını sağlamaktır” ifadelerini kullandı.
Türk Ceza Kanunu’ndaki mevcut suç tipleri ile cezayı ağırlaştıran sebepler gözden geçirilerek özellikle ısrarlı takip, siber şiddet, zorla evlendirme gibi şiddet türleri konularının yeniden değerlendirilmesini planladıklarını kaydeden Erdoğan, “Kadına yönelik şiddet eylemlerine ilişkin uyuşmazlıklarda haksız tahrik ve taktiri indirim nedenleri müesseselerini nasıl uygulandığına dair analizler yapılarak, ortaya çıkan sonuçlara göre gereken değişiklikler için harekete geçilecek” dedi.
“Kadına yönelik şiddetle mücadelenin temelini oluşturan mağdurun korunması ve desteklenmesiyle önleyici çalışmalarda kurumsal hizmetler daha da önem kazanmaktadır. Şiddeti önlemek, soruşturmak, kovuşturmak, ortadan kaldırmak, doğru mücadeleyi gerçekleştirmek ancak ihtiyaca uygun tasarlanmış kurumsal yapılar ve programlarla mümkündür” diyen Erdoğan, bu amaçla şiddet önleme ve izleme merkezleriyle beraber kadın konukevlerinde kurumsal hizmetlerin yürütüldüğünü, Türkiye’nin tüm illerinde faaliyet gösteren 360 sosyal hizmet merkezi bünyesinde oluşturulan şiddetle mücadele irtibat noktalarına mağdurların kolay ulaşabilmesini sağladıklarını kaydetti. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinde bu güne kadar 682 bini kadın, 54 bini erkek ve 96 bini çocuk olmak üzere toplam 833 bin kişiye hizmet verildiğini açıklayan Erdoğan, yatılı kurumsal hizmetlerin ise 81 vilayetteki 149 kadın konukevinde 3 bin 576 kapasiteyle sürdürüldüğünü ifade etti. Erdoğan, “Bireyler gündelik konuşmalarında ve sosyal medyada farkında olarak veya olmayarak kadına yönelik şiddeti normalleştiren söylemler kullanabiliyor. Bu tür söylemlere ilişkin toplumda farkındalık oluşturmak ve alternatiflerini hatırlatmak, şiddet içermeyen olumlu bir dil kullanımını özendirmek amacıyla çeşitli mecralarda kampanyalar yürütülecektir” dedi.
Kadına yönelik şiddetin bir türü olan iş yerinde fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddet ile işgücü sömürüsü ve baskıya ilişkin farkındalık oluşturma çalışmalarının yapılmasının planlandığını söyleyen Erdoğan, “Sinema yapımları destek başvuruları, şiddetle mücadeleyi öne çıkartan yapımları teşvik edecek bir anlayışla değerlendirilecektir” diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasının sonunda şu ifadeleri kullandı:
“Eylem planımızın asıl amacı; toplumun kadına yönelik şiddete bakış açısını etkilemeye, değiştirmeye ve duyarlılıklarını artırmaya yönelik bir farkındalık oluşturmaktır. Kadına karşı şiddeti sıradanlaştıran özellikle yaklaşımları insani ve ahlaki değerleri güçlendirerek ortadan kaldıracağız. Unutulmamalıdır ki, kadına yönelik şiddetle mücadele aynı zamanda her biri canımızdan bir parça olan annemizin, eşimizin, kızımın hakkını, hukukunu, onurunu korumanın da mücadelesidir.”