Karadeniz’e açılan 2 bin 300 yıllık kapı: Asarkale
SAMSUN’UN BAFRA İLÇESİNDE HELENİSTİK ÇAĞ’DA İNŞA EDİLEN ASARKALE VE KAYA MEZARLARI, TARİHE AYNA TUTUYOR. ZAMANINDA TİCARET YOLU OLARAK KULLANILAN YERİN GÜVENLİĞİ SAĞLAMAK İÇİN İNŞA EDİLMİŞ ASARKALE VE ANA KAYALARA OYULARAK İNŞA EDİLEN KAYA MEZARLARI İLGİ ODAĞI OLUYOR.
Samsun’un Bafra ilçesinde Helenistik Çağ’da inşa edilen ve “Karadeniz’e açılan kapı” olma özelliğini taşıyan Asarkale, tarihe ayna tutuyor. Zamanında ticaret yolu olarak kullanılan yerin güvenliğini sağlamak için inşa edilmiş Asarkale ve ana kayalara oyularak yapılan kaya mezarları ilgi odağı oluyor.
Samsun’un 2 bin 300 yıllık kültürel mirası Asarkale ve kaya mezarları Bafra ilçe merkezine 26 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Helenistik Çağ’da inşa edilen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de tadilattan geçirilerek kullanılan Asarkale vatandaşların ilgisini çekiyor. Kayaların oyulması ile yapılan 2 bin 300 yıllık Paflagonya dönemine ait mezarlardan dolayı bölge, özellikle fotoğraf tutkunlarının uğrak yeri oluyor. Tek giriş yeri bulunan Asarkale’yi ziyaret etmek isteyenler ilk olarak tünelden yukarı çıkıyor. Akabinde zirvede eşsiz Kızılırmak manzarası insanları karşılıyor.
“Asarkale’nin askeri amaçlı kullanıldığını biliyoruz”
Kale ve mezarlıklar ile ilgili bilgi veren Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eski Çağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Okay Pekşen, “Asarkale’nin askeri amaçlı kullanıldığını biliyoruz. Temel manada sahil bandından iç bölgelere doğru uzanan ticaret yolu güzergahlarının güvenliğini sağlamak amaçlı kurulmuş bir kale olarak karşımıza çıkıyor. Normal halkın kullanımda veya gündelik yaşamda kullanılan bir kale değil askeri olarak güvenlik, garnizon noktası olarak hizmet vermiş bir kale olduğunu biliyoruz. Yaklaşık olarak 2 bin 300 yıllık bildiğimiz tarihi var. Kullanım sürecine baktığımızda 2 bin yıllık bir sürece denk geliyor. İlk olarak Helenistik süreçte buranın askeri manada yerleşim yeri olduğunu görmekle birlikte daha sonraki Roma döneminde ardından Bizans döneminde ve tabii ki Anadolu coğrafyasının Türk hakimiyetine girmesinin ardından Osmanlı döneminde de burada dönem dönem restorasyon çalışmaları yapılarak kalenin güçlendirilmesi suretiyle askeri bir nokta olarak kullanılmış olduğunu görüyoruz. Temel yapılış amacı da zaten ticaretin aksamaması, ticaretin güvenlik içerisinde yapılabilmesi için oluşturulmuş kale görünümündedir. Bölgedeki kaya mezarlarına baktığımızda 3 adet kaya mezarı görebiliyoruz. Bu coğrafya Helenistik süreçte Paflagonya sınırları içerisinde yer alan bir coğrafyadır. Paflagonya’nın en doğusunda kalan bir bölge bu bölgedir. 3 adet kaya mezarı ana kayaya oyulmak suretiyle inşa edilmiştir. Yapı mimari tarzına baktığımızda bu kaya mezarlarının Paflagonya tipi Helenistik birer üslup barındırdığını görebiliyoruz” dedi.
“Samsun Karadeniz’e açılan yolların kapısı konumundadır”
O dönem ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Okay Pekşen, “Karadeniz için Samsun önemli bir yer. İç Anadolu coğrafyasının Karadeniz sahillerine kavuşmuş olduğu yol güzergahı üzerinde bulunuyor. Karadeniz Bölgesi’nin genel yapısına baktığımızda batı bölgelerinde küre dağları kısmı bulunuyor. Doğu bölgelerinde ise Doğu Karadeniz dağları bulunuyor ki buralara geçide el vermeyen bölgelerdir. Samsun coğrafi yapısı itibarıyla iç bölgelerle irtibatın kurulduğu ve Karadeniz’e açılan yolların kapısı konumundadır. Bu noktada barındırmış olduğu iki nehir de önemli bir yere sahiptir. Özellikle Kızılırmak ve Yeşilırmak Nehirleri ve bu nehir boylarının iç boylarından aktif bir şekilde iletişimin sağlanmış olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda özellikle tarihin ilk dönemlerinde itibaren insanların bu nehir vadilerinin bölgelere ulaşmak için kullandıkları yol güzergahları olduğunu ifade edebiliriz. Asarkale’nin varlığı bugünkü bilgilerimize göre milattan önce 3. yüzyıla kadar ilerliyor. Helenistik çağa denk geliyor. Özellikle Karadeniz coğrafyasında biz Helen koloni devletlerinin kolonicilik faaliyetlerini görmeye başladığımız süreçte bölgede aktif bir liman kentlerinin öne çıkmaya başladığını görüyoruz. Bu da bölgenin yabancılar tarafından tanınmasına imkan sağlıyor. Koloni devletleri gerek Akdeniz’de gerek Ege Denizi’nde gerek İtalya bölgelerinde kolonileşme faaliyetleri kuruyorlar. Bölgeye gelerek yerleşme gibi bir gayeleri yok, bölgenin zenginliklerinden ticari potansiyelinden faydalanma gibi gayeleri var. Bu noktada Karadeniz Bölgesi’ne Miletosluların geldiğini görüyoruz. Miletosluların bölgeye gelmesiyle birlikte özellikle bu nehir vadilerinin denizle buluştuğu noktalarda önemli ticari merkezler oluşturmuş olduğunu görüyoruz. Tabii, bu noktada Sakarya Nehri ardından Bartın Çayı yine bu bölgeye geldiğimizde Kızılırmak ve Yeşilırmak Nehirleri önemli bir yer tutuyor” diye konuştu.
Asarkale, tarihi gizemi ve coğrafi güzelliği ile konuklarını bekliyor.