Diyarbakır’da birçok noktada ‘Namazgah’ olduğu ortaya çıktı
OSMANLI PADİŞAHLARINDAN SULTAN ABDÜLHAMİD HAN’IN TAHTA ÇIKIŞININ 25’NCİ YILINDA DİYARBAKIR’DA, SANAYİ MEKTEBİ, HAMİDİYE ÇEŞMESİ VE NAMAZGAHLARI FETİH KAPISI’NIN TAM KARŞISINDA AÇILIŞLARININ AYNI GÜN YAPILDIĞI ORTAYA ÇIKTI.
Osmanlı padişahlarından Sultan Abdülhamid Han’ın tahta çıkışının 25’nci yılında Diyarbakır’da, Sanayi Mektebi, Hamidiye Çeşmesi ve Namazgahları Fetih Kapısı’nın tam karşısında açılışlarının aynı gün yapıldığı ortaya çıktı.
Diyarbakır, birçok medeniyete ev sahipliği yaparken bünyesinde her medeniyetten tarihi dokuları da bulunduruyor. Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü ve Sultan Abdülhamid Han döneminin tahta çıkışının 25’nci yılında bir takım yapılarının açılışı aynı gün yapıldığı belgelerle ortaya çıktı. Bugün birçok vatandaşın her gün basıp geçtiği birkaç noktanın döneminde “Namazgah” olarak kentte hizmet veren yerler olduğu tespit edildi. Sur ilçesinde Fetih Kapısı’nın tam karşısında Sanayi Mektebi, Hamidiye Çeşmesi yapı ve Namazgah yeri, 1900 yıllarında şenliklerle açıldığı belirlendi. Kentte gelen vatandaşların ve tüccarların Anadolu’nun birçok yerinde olan bu namazgahlardan faydalandığı tespit edilirken Diyarbakır, bu anlamda On Gözlü Köprü civarı, Hz. Süleyman’ın batısı ve Şeyh Mehmet Namazgahı olarak dört nokta bulunduğu belirtildi.
Tarihçi Doç. Dr. Oktay Bozan, bulunduğumuz noktanın Diyarbakır’ın Kuzeydoğusunu ifade ettiğini söyledi. Diyarbakır’ın kadim bir yerleşim merkezi olduğunu hatırlatan Bozan, böyle olunca da birçok medeniyete sahip olan önemli eserlerin var olduğunu ifade etti. Bu eserlerin önemli bir kısmının halen varlığını sürdürmekte olduğuna değinen Doç. Dr. Bozan, “Bu eserlerin önemli bir kısmı da Osmanlı dönemine ait. Osmanlı döneminde şehirleri modern yapıların inşa edilmesi Sultan Abdülhamid dönemine tekabül ediyor. İçinde bulunduğumuz bu nokta da Fetih Kapısı’nın hemen karşısı, Sanayi Mektebi’nin hemen batısında olduğumuz bu nokta 1900 yılında Sultan Abdülhamid’in tahta çıkışının seneyi devriyesinin 25’nci yılında bir dizi etkinliğe sahne olduğunu görüyoruz. Burada hemen Sanayi Mektebinin batısında bir Hamidiye Çeşmesi inşa ediliyor. Hamidiye Çeşmesi’nin hemen yanında içinde bulunduğumuz alanda da Namazgah yapıldığını görüyoruz” dedi.
“Toplumlar tarihleri ve hikayeleriyle vardır”
Sultan Abdülhamid’in tahta çıkışının 25’nci yılında yapılan eserlerin dönemin Diyarbakır Valisi olan Mehmet Halit Bey tarafından inşa edildiğini aktaran Bozan, “Ve sultan Abdülhamid’in de rızası alınmak suretiyle adı verilmiş olunuyor. Bu nedenle bu eserler 1900 yılında 3 önemli yapının hatta Numune Bahçesi’nin de açılışı bu döneme tekabül etmiş oluyor. Buradaki açılışa baktığımız zaman çok gösterişli etkinlik söz konusu oluyor. Diyarbakır’daki kamu binaları süslenmiş oluyor. Ahaliye bu anlamda ihtiyaçları karşılanacak bir takım yemekler verilmiş oluyor. Çocukların sünnet edildiğini görüyoruz. Mahkumlar ve ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının karşılandığını görüyoruz. Müslümanların, gayri Müslimlerinin, din adamlarının, mülkiye erkanın, askeriye erkanın katılmış olduğu gün boyu süren ve geceleri de dini mekanlarda insanların dini ibadet ile meşgul olduğu ve sabaha kadar süren bir dizi etkinlik oluyor. Bu etkinliklerinde başlama sebebi içinde bulunduğumuz mekandaki üç önemli yapının açılış noktasıdır. Ö dönemde birçok çeşme yapılıyor ama Diyarbakır’da yapılan Hamidiye Çeşmesi hem sanat değeri açısından, yapı tarzı açısından bakıldığı zaman kendine özgü bir yapısı söz konusu. Bu çeşme Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında yıkılmış oluyor. Keşke yıkılmasaydı. Çünkü toplumlar tarihleri ve hikayeleriyle vardır. Yıkılmış olması maalesef Abdülhamid’e yapılan birazda ötekileştirme, yok sayma, şeytanlaştırma propagandasının sonucu olarak yıkıldığını görüyoruz” diye konuştu.
“Diyarbakır, 4-5 ayrı noktada namazgahın olduğu bir şehir”
Sultan Abdülhamid Han’ın Diyarbakır’da sevilen bir hükümdar olduğunu ifade eden Bozan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Namazgah ne anlama geliyor? Namazgah, namaz kılınan yer demektir. Burası hemen surun dışında, ve çeşmenin olduğu yerlerde, genellikle şehrin giriş ve çıkışlarında namazgahlar inşa edilir. Bu namazgahlar genellikle şehrin dışından gelen misafirlerin, ya da yolcuların vakit bulamadığı zaman namazlarını kıldığı bir yer. Cenaze ve bayram namazlarının kılındığı bir yer özelliği görüyor. Bu şekilde namazgah kültürü Anadolu’nun birçok şehrinde var. Diyarbakır bu anlamda 4-5 ayrı noktada namazgahın olduğu bir şehir. Bu yönüyle de dikkat çekici bir özelliği söz konusu. Bu açıdan 1900 yılında yapılmış olan bu yapıların başta saatli çeşme dediğimiz Hamidiye Çeşme’sinin inşa edilmesi, o tarihsel anlatıya uygun bir şekilde inşa edilmesini talep ediyoruz. Böyle bir şeyin olması hem tarihimizle barışmak hem de tarihsel değeri inşa etmek açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız şehirleri çok fazla şehri yaşayamıyoruz. Şehri yaşayabilmek için yaşadığımız mekanların ne anlam ifade ettiğini bilmemiz gerekiyor. Maalesef bu anlamda tarihsel bilinci çok yüksek olan bir toplum değiliz. Bunların birisi buradaydı. Bir diğeri On Gözlü Köprü üzerinde olduğunu biliyoruz. Yine sur içerisinde Hz. Süleyman’ın batısında olduğunu biliyoruz. Bir başkası Şeyh Mehmet Namazgahı denilebilir. Tabi Diyarbakır, çevresi surlarla kuşatılmış olan bir şehir. Yolcuların şehre girerken ve çıkarken namaz kılma ihtiyacından dolayı bunların bir kısmının hasıl olduğunu biliyoruz.”