Bir zamanlar sanayinin kalbiydi, şimdilerde eğitim yuvası oldu
19. YÜZYILDA SANAYİLEŞME HAREKETİ NEDENİYLE İSTANBUL VE KOCAELİ HATTINA İNŞA EDİLEN TREN GARI, ŞİMDİLERDE EĞİTİM YUVASI OLARAK İŞLEV GÖRÜYOR. KİTAP KAFE, İCATHANE GİBİ BÖLÜMLERDEN OLUŞAN TARİHİ BİNA, RESTORE EDİLİRKEN TARİHİ DOKUSUNDAN TAVİZ VERİLMEDİ.
Kocaeli’de 19. yüzyılda başlayan sanayileşme hareketi kapsamında inşa edilen demir yolu hattının gar binası, şimdilerde eğitim yuvası olarak kullanılıyor. Projesi 111 yıl önce Alman mimar Otto Ritter tarafından çizilen, Atatürk başta olmak üzere birçok devlet adamının karşılanma törenlerine tanıklık eden İzmit tarihi tren garı binası, öğrencilere birçok alanda eğitim imkanı sunuyor.
Osmanlı döneminde İstanbul Haydarpaşa’dan İzmit’e kadar uzanan 91 kilometrelik demir yolu hattı, 1873-1910 tarihleri arasında inşa edildi. İzmit tren istasyonunun açılmasıyla ilk etapta Anadolu’dan gelen hammaddelerin İstanbul’a çok daha kısa sürede ulaşması hedeflenerek, deniz yoluyla gelen malların da tren vasıtasıyla en kısa sürede yine İstanbul’a ulaşması sağlandı. Böylece İzmit Tren İstasyonu ve çevresindeki yapıların her biri ayrı zamanlarda, ihtiyaç duyuldukça yapıldı. İzmit Garı’nın planları ise Alman mimar Otto Ritter tarafından çizildi. Neo-klasik üslupla inşa edilen gar, Atatürk başta olmak üzere birçok devlet adamının karşılanma törenlerine tanıklık etti.
Gençler için eğitim yuvası oldu
Uzun yıllardır müze olarak hizmet veren gar, son 5 yıldır gençleri ağırlayan eğitim yuvasına dönüştü. Bina içerisindeki kütüphane gençler için ders çalışma imkanı sunarken, icathane bölümü de gençlere yönelik robotik kodlama, yapay zeka gibi eğitimlerin verilebildiği bir atölye konumunda bulunuyor.
“1910 yılında tren garı faaliyete başladı”
Binanın tarihçesi ve tarihi dokusundan bahseden TÜGVA Kocaeli İl Temsilcisi Yasin Kaplan, “19. yüzyılda tüm dünyayı kuşatan sanayileşme hareketi nihayetinde Osmanlı Devleti’ni de kuşattı. Özellikle ulaşımın kolaylaşması ve ucuzlaması konusunda bir baskıya sebep oldu. Bunun neticesinde de İzmit ile İstanbul arasındaki hammadde ihtiyacını rahatlatmak amacıyla bir tren yolu ihtiyacı doğdu. 1871 yılında başlayan inşaat 1873 yılında nihayete erdi. Karşılama salonu, gar ihtiyacı doğmasıyla bu gördüğümüz tren garımızın inşaatı başladı. Alman mimar Otto Ritter tarafından projelendirilen inşaat, 1873 yılından 1910 yılına kadar devam etti. 1910 yılında binamız tren garı olarak faaliyete geçti. Bina, 1910 yılından sonra Atatürk de başta olmak üzere birçok devlet erkanını, devlet büyüğünü, bürokratı, burada karşıladı ve ağırladı” şeklinde konuştu.
“Bir çivi dahi çakılmadan kitap kafe projesi yapıldı”
Kaplan, binanın doğal halinin hiçbir zaman bozulmadığını belirterek, restorasyon çalışmalarının ise 2006 yılında bitirildiğini söyledi. Restorasyon çalışmalarının ardından yapının müze olarak kullanıldığını dile getiren Yasin Kaplan, şu ifadeleri kullandı:
“Daha sonra iki parçalı binanın bir parçası müze ihtiyacını karşıladığı için diğer parçası atıl vaziyette kaldı. Sonrasında da Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü buranın daha güzel amaçlarla kullanılması maksadıyla bir ihale süreci başlattı. Biz de burayı gençlerle buluşturmak maksadıyla bu ihale sürecine dahil olduk. TÜGVA olarak 2016 yılında kiralamak suretiyle belli bir bedel karşılığında burayı kullanıma geçirdik. Büyük bekleme salonunu kitap kafe projesi olarak yaptık ve bakanlığa sunduk. Bölge müdürlüğünün onayından sonra içerisindeki tarihi dokuya hiçbir zarar vermeden, bir çivi dahi çakılmadan buranın içerisi tamamen bir kitap kafe projesine dönüştürüldü. İlk kısım gençlerin sınav dönemlerinde sınavları için çalışmalarını gerçekleştirdiği bir alana dönüştü. İlk kısım için hiçbir ücret alınmıyor. İkinci kısım ise Ziraat Bankası işbirliğiyle ’icathane’ olarak tasarlandı ve icra edildi. Orada da özellikle orta okul çağındaki gençlerimize ardinyo, robotik kodlama, endüstriyel tasarım, yapay zeka gibi dersler veriliyor. Orada alınan dersler neticesinde çocuklar projeler yazarak Teknofest’e kendi imkanlarıyla katılma imkanı buluyorlar”
“Tarihi dokuya zarar vermeden gençleri etkinliklerle buluşturuyoruz”
En büyük gayelerinin, gençlere sosyal imkan sağlamak olduğunu vurgulayan Yasin Kaplan, “Biz burayı tamamen gençlerin kullanımına müsait bir alana çevirdik. Zaten adı da şu an “Tarihi Genç Mekan” olarak nitelendiriliyor. Sadece öğrencilerin girip çıktığı bir yer. Ama altını çizerek söylüyorum ki, sadece TÜGVA’lı değil her kesimin, her camiadan öğrencilerin girip çıkabildiği bir yer. Ders çalışıyorlar, sosyal etkinlikler yapabiliyorlar. Tarihi dokuya zarar vermeden gençleri burada her türlü etkinlikle buluşturabiliyoruz” sözlerine ekledi.