(Özel) Özdebir: “Araçlar sanayiden çok daha fazla karbondioksit emisyonu salıyorlar”
ANKARA SANAYİ ODASI BAŞKANI NURETTİN ÖZDEBİR, KURDUKLARI ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNDE KARBONDİOKSİT EMİSYONUNU HESAPLADIKLARINI, AÇIĞA ÇIKAN KARBONDİOKSİTİN TEMİZLENMESİ İÇİN 30 BİN AĞAÇ GEREKTİĞİNİ BELİRTTİ. ÖZDEBİR, “BÖLGEYE GİRİŞ-ÇIKIŞ YAPAN 75 BİN ARAÇ İÇİN 230 BİN AĞACA İHTİYAÇ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI. SANAYİ FAALİYETLERİ HEP GAYRİÇEVRECİ OLARAK İTHAM EDİLİYOR. HALBUKİ HEPİMİZİN KULLANDIĞI ARAÇLAR SANAYİDEN ÇOK DAHA FAZLA KARBONDİOKSİT EMİSYONU SALIYORLAR” DEDİ.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, kurdukları Organize Sanayi Bölgelerinde karbondioksit emisyonunu hesapladıklarını, açığa çıkan karbondioksitin temizlenmesi için 30 bin ağaç gerektiğini belirtti. Özdebir, “Bölgeye giriş-çıkış yapan 75 bin araç için 230 bin ağaca ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. Sanayi faaliyetleri hep gayri çevreci olarak itham ediliyor. Halbuki hepimizin kullandığı araçlar sanayiden çok daha fazla karbondioksit emisyonu salıyorlar” dedi.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, İHA muhabirine yaptığı açıklamalarda, Ekonomi Reform Paketinde yer alan; 850 bin esnafın gelir vergisinden muaf tutulması ve enerjisini kendi karşılayan ve kaynak verimliliği yüksek yeşil Organize Sanayi Bölgeleri hayata geçirileceği maddelerini değerlendirdi. Özdebir ayrıca, Akkuyu Nükleer Santrali’nin, Yeşil Mutabakatın ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin Türkiye açısından önemini ele aldı.
“Küçük işletmelerin kendilerini büyütmeleri daha sonra da vergi mükellefi olmaları son derece önemli”
Ekonomi Reform Paketinin 1.3.a maddesinde yer alan “Geliri düşük olan küçük esnafa vergi muafiyeti sağlanacaktır. Basit usulde vergilendirilen berber, kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, kaportacı, lastikçi, tornacı, çay ocağı işleticisi, terzi, tamirci gibi yaklaşık 850 bin esnaf gelir vergisinden muaf tutularak, beyan yükümlülükleri kaldırılacaktır” ifadesinin son derece olumlu bir gelişme olduğunu belirten ASO Başkanı Özdebir, “Maliyeciler eldeki kuşları kaçırmak istemezler ama bana göre çok doğru bir yaklaşım. Bu insanlar kendi geçimlerini temin etmek için kamunun üzerinden yük kaldırıyor. Son derece düşük gelirlerle faaliyette bulunan ağırlık olarak da hizmet sektöründe faaliyette bulunan, mikro işletmeler. Bu işletmelerin vergi beyannamesi doldurmak, vergi vermek gibi işlerle uğraşmak yerine faaliyetlerini geliştirmeleri ve kendilerini büyütmeleri daha sonra da vergi mükellefi olmaları son derece önemli. Sermaye birikimi oluşturabilmeleri önemli. Daha iyi refah seviyesine ulaşabilmeleri açısından çok olumlu bir gelişme. Buradan yeni büyük firmaların doğabileceğini tahmin ediyorum” dedi.
“Yenilenebilir enerji olarak diğer alternatifleri de göz önüne almamız lazım”
Ekonomi Reform Paketinde yer alan “Enerjisini kendi karşılayan ve kaynak verimliliği yüksek yeşil Organize Sanayi Bölgeleri hayata geçirilecektir” ifadesi üzerine konuşan ASO Başkanı Özdebir, Organize Sanayi Bölgelerinde yeşil enerji ve yenilenebilir enerji ile ilgili birtakım kısıtlamaların olduğunu anımsattı. Özdebir, “Ümit ediyorum ki bu düzenleme ile bu kısıtlar kalkacak. Şu anda Çatı Geslere (Güneş Enerji Santrali) müsaadeler var ama Organize Sanayi Bölgeleri’nin oradaki katılımcılarla daha büyük enerji üretim tesisleri yapılması ile ilgili kısıtların ortadan kalkmasıyla organize sanayi bölgelerimizin bu alana yönelebileceklerini, yaygınlaşacağını ümit ediyorum. Artık fotovoltaik paneller ülkemizde de üretilmeye başlandı. Ayrıca ülkemizde kristallerin dışındaki kısımlarını monte eden ve onları birleştiren bir sürü firmamız var. Bu firmaların da iş yapabilme kabiliyetlerini artırması açısından önemli bir hizmet olacaktır. Bu bağlamda yenilenebilir enerji olarak diğer alternatifleri de göz önüne almamız lazım. Rüzgar her yerde yok tabii. Uygulamanın Organize Sanayi Bölgeleri mutlaka o tip yatırımlara da gerçekleştirilecektir. Bunun yanında emisyonu son derece düşük, enerji üretim tesisleri var. Modüler Nükleer Santraller gibi. Ankara Sanayi Odası olarak biz bu konuda çalışıyoruz da. Bir Nükleer Sanayi Kümemiz var. Bu kümemiz aracılığıyla bu konuya zaman ayırabiliyoruz. Ümit ediyorum ki önümüzdeki dönemde kendi yerli, milli nükleer santralimizin üretilmesiyle ilgili çalışmalara kadar bu hamlenin devam edeceğini tahmin ediyorum. Bu konuyla ilgili gerek TÜBİTAK’la gerekse Strateji Başkanlığı’nda birtakım çalışmalar var. Bunların meyvesini de yakın zamanda alırız diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“Türkiye temel bilimler açısından eksikliklerini tamamlarsa üretimle ilgili hiçbir sıkıntı kalmaz”
Özdebir, Güç Santrali’nin üçüncü güç ünitesinin temeli atılan Akkuyu Nükleer Santrali’nin Türkiye’nin yer tahsis ettiği, Rusyanın kendi mülkü olarak yaptığı bir nükleer santral olduğunu söyleyerek, “Nükleer teknolojiye bir şekilde adım atmamız açısından ara geçişi olarak önemli buluyorum. Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlayacak 4 bin 800 MW’lık bir dört tane ünitenin kurulması Türkiye’nin enerji arz güvenliği açısından önemli bir kaynak olacak. Bu vesileyle aynı zamanda ASO olarak Türkiye sathını kapsayan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın da desteklediği NÜKSAD diye kümemiz var. Buradaki firmalarımızı nükleer teknoloji ile buluşturmak ve onları bu konuda eğitimler vermek amacıyla kurduğumuz bu kümenin yavaş yavaş sonuçlarını da almaya başladık. Kümemiz üyesi olan birtakım firmalar, burada yavaş yavaş işler de almaya başladılar. Orada 1. Ünite epey ilerlemiş bir vaziyette. Reaktör ve buhar tribünleri jeneratörleri gelmişti. Herhalde onların montajlarına da başlamışlardır. 2. ve 3. Ünitelerin de temelleri atıldı. Orada da inşaat sürüyor. Şu anda 8 bin 500 civarında insan çalışıyor orada. 2. Ünitede ve daha sonra 3. ve 4. Ünitelerde yerlilik payının daha da arttırılacağına dair yapılan protokoller var. Bu protokoller kapsamında biz de sanayicilerimizi bu alanlara yönlendirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda sanayicilerimizin içerisinde nükleer tecrübesi olan yabancı firmalarla iş birliği yapan firmalarımız oldu. Ortak girişimlerde bulunan firmalarımız oldu. Ben inanıyorum ki Türkiye bu konuda temel bilimler açısından eksikliklerini tamamlarsa üretimle ilgili hiçbir sıkıntı kalmaz” ifadelerine yer verdi.
“Dış ticaretimiz açısından son derece önemli olacağına inanıyorum”
Avrupa Komisyonu tarafından 2050’de sera gazı emisyonlarını azaltma, sıfır atık gibi amaçlar güdülerek çağrısı yapılan Yeşil Mutabakat’ın önemli bir konu olduğuna dikkati çeken Özdebir, “Gidecek başka bir Dünyamız yok. Bu dünyayı korumak insanların ekonomik faaliyetleri ile bu dünyaya vermiş oldukları zararları azaltmak açısından son derece önemli. Karbon ayak izimizi azaltmak, atmosferi korumak, doğayı korumakla ilgili alınan tedbirleri. Yeşil Mutabakat sadece emisyonları azaltmak değil, Yeşil Mutabakat kapsamında sürdürülebilir kalkınmayı, obez gelişme yerine refahın toplumun her kesimine dağılmasını da içeren önemli bir mutabakat. Bu mutabakat çerçevesinde biz de kendi regülasyonlarımızı yapmak suretiyle bu konuda dünyanın korunması yaşadığımız coğrafyanın korunması açısından tedbirler alacağımıza inanıyorum. Konu Türkiye için henüz yeni. Her geçen gün bu konuyla ilgili eğitimler artıyor. Biz de üyelerimize bu konuyla ilgili duyurular yapıyoruz. Eğitimler planlıyoruz. Önümüzdeki dönemde özellikle dış ticaretimiz açısından son derece önemli olacağına inanıyorum” dedi.
“Hepimizin kullandığı araçlar sanayiden çok daha fazla karbondioksit emisyonu salıyorlar”
ASO Başkanı Özdebir, kurdukları Organize Sanayi Bölgelerinin olduğunu anımsatarak, buralarda geçtiğimiz yıllarda kullanılan her türlü yakıttan ve enerji kullanılan doğan karbondioksit emisyonunu hesapladıklarını söyledi. Özdebir, “Bunun temizlenmesi için aşağı yukarı 30 bin ağaca ihtiyacımız vardı. Şu anda bizim 100 bin civarında ağacımız var orada. Ama bölgeye giriş-çıkış yapan 75 bin araç için 230 bin ağaca ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. Sanayi faaliyetleri hep gayri çevreci olarak itham ediliyor. Halbuki hepimizin kullandığı araçlar sanayiden çok daha fazla karbondioksit emisyonu salıyorlar. Bu anlamda hepimizin daha dikkatli olması lazım. Ülkemizde de üretime başlanacak gerek TOGG’un gerekse geçtiğimiz günlerde açıklanan yeni elektrikli araçların girişimlerini de son derece olumlu ve çevreye katkılı duyarlı gelişmeler olarak değerlendiriyorum” açıklamasında bulundu.
“Tüm ticaret alanlarında; ticaretin serbestleştirilmesi ve aradaki ticari, teknik ve gümrük engellerinin kaldırılması mutlaka hayırlı olacaktır”
Gümrük Birliği’nin şu anda sadece mal ticaretini kapsadığına değinen Özdebir şunları kaydetti:
“Halbuki Türkiye’nin diğer alanlarda da Gümrük Birliği’nin içerisinde hizmet sektörü, inşaat, proje gibi alanlarda da iş yapabilme imkanları var. Tarımla ilgili biraz daha dikkatli olmamız lazım. Çünkü yağış ortalamaları olarak Avrupa kadar şanslı bir coğrafyada değiliz. Bütün bu alanlarda, hayatı ilgilendiren tüm ticaret alanlarında; ticaretin serbestleştirilmesi ve aradaki ticari, teknik ve gümrük engellerinin kaldırılması mutlaka hayırlı olacaktır.”