İhracatçılardan devlet destekleri talebi
İHRACATÇILAR, İHRAÇ FİYATLARININ HEDEFLENEN SEVİYEYE ÇIKMASI İÇİN PANDEMİ DÖNEMİNDE DEVLET DESTEKLERİNİN ARTIRILMASINI İSTİYOR.
İhracatçılar, ihraç fiyatlarının hedeflenen seviyeye çıkması için pandemi döneminde devlet desteklerinin artırılmasını istiyor.
Pandemi nedeniyle mağduriyet yaşayan meslek gruplarına hükümet tarafından sağlanan desteklerin yerinde olduğunu ve desteklediklerini belirten Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, dünya genelinde talebin nazlı olması nedeniyle Türkiye’nin ortalama ihraç fiyatının son yıllarda 1,6 dolar ortalamadan 1,1 dolara düştüğünü, ortalama ihraç fiyatlarının yüzde 30-35 seviyesinde eridiğini, maliyetine ihracat yapmak durumunda kaldıklarını, ihracatçılar olarak 2021 yılında Türkiye’ye 200 milyar dolar döviz kazandıracaklarını ve bu tutarın yüzde 1’i olan 2 milyar dolar devlet desteğini sağlanan desteklerin artırılması gerektiğini dile getirdi. “Ticaret Bakanlığımız tarafından ihracatçılara farklı başlıklarda sağlanan devlet destekleri için 2021 yılında 4,1 milyar TL bütçe ayrıldı” diyen Eskinazi, “Ancak yılın ilk dört ayında söz konusu desteklerin toplam tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 59 oranında azalarak 367 milyon TL olarak gerçekleşti. Devlet yardımları süreçlerinde henüz hakkedişleri ödenmeyen ihracatçılara ödemeler hızlandırılabilir, bu noktada yeni uygulanmaya başlanan Destek Yönetim Sistemi (DYS) süreçleri hızlandırmak için etkin bir şekilde kullanılabilir. İhracattan elde ettiğimiz dövizin yüzde 1’inin ihracatçılara devlet desteği olarak dönmesini uzun yıllardır talep ediyoruz. Pandemi döneminde bu talebimizin yerine getirilmesi daha acil hale geldi” diye konuştu.
“En önemli döviz girdisini sağlayan kalem ihracat”
Türkiye ekonomisi açısından döviz gelirlerinin artırılması ihtiyacının hem konunun uzmanı iktisatçılar hem de hükümet tarafından yoğun bir şekilde ifade edildiğini dillendiren EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ödemeler bilançosunda en önemli döviz girdisini sağlayan kalemin ihracat olduğuna dikkati çekti. Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü: “İhracatçılara sağlanan nakdi ve vergisel teşvikler günümüz koşullarında daha da önemli hale geldi. Bu çerçevede ihracatçılara sağlanan nakdi desteklerin tutar olarak artırılması yanında yeni ve daha kolay erişilebilir destek unsurları da ihdas edilmelidir. Tarımsal ürün ihracatında birim başına sağlanan nakdi destek tüm sektörlere yaygınlaştırılabilir. Bunun yanı sıra ihracatçılara yönelik hali hazırda sağlanmış olan vergisel teşviklere ilave tedbirler geliştirilebilir. Örneğin gerçek kişilere, posta idaresi ya da hızlı kargo taşımacıları aracılığıyla elektronik ticaret gümrük beyannamesiyle gerçekleştirdikleri mal ihracatı kapsamında elde ettikleri kazancın yüzde 50’sini gelir vergisi matrahından indirebilme imkânı veren mikro ihracat desteğinin kapsamı tüm ihracatçıları kapsayacak şekilde genişletilebilir.”
“Destek oranları yüzde 20 artırılsın”
Pandemi koşulları nedeniyle ihracatçıların 2 yıldır fiziki fuar ve ticaret heyeti organizasyonlarına katılamadığını hatırlatan Eskinazi şöyle devam etti: “İhracatçılarımız tesislerinde üretimin devam etmesi, istihdam ettikleri çalışanların işlerini ve refahının sürmesi adına son yıllarda sürekli fedakârlık yaparak maliyetine satış yapar oldu. Dünya genelinde aşılamanın yaygınlaşmasıyla birlikte yaşam normale döndükçe fiziki fuarlar ve ticaret heyeti organizasyonları eski canlılığına kavuşacak. Bu gelişmelerden azami faydayı sağlayabilmemiz için fuar desteklerinin eskisi gibi dolar cinsinden ödenmesini ve yüzde 50 olan desteklerin yüzde 70’e çıkarılmasını bekliyoruz. Hedef pazarlardaki fuarlardaki destek oranı ise yüzde 90’a çıkarılmalı. Mevcut devlet desteklerindeki tüm oranlar 20 puan artırılmalı.”
“Enerji girdileri KDV iadesiyle mahsup edilebilmeli”
İhracatçıların maliyetleri arasında enerjinin büyük yer tuttuğuna işaret eden Eskinazi, şöyle konuştu: “İhracatçılarımızın kendi ihtiyacı olan enerjiyi yenilenebilirlik enerji kaynaklarından temin etmek için yapacakları yatırımlar devlet desteği kapsamına alınmalı. Ürettikleri ihtiyaç fazlası elektriğin devlet tarafından satın alınması konusunda düzenleme yapılmalı. İhracatçıların KDV iadesiyle mahsup kalemlerine enerji giderleri de dahil edilmeli.”
“Sürdürülebilirlik yatırımları destek kapsamına alınmalı”
Dünyadaki kaynakların kıt olduğunu, sürdürülebilir üretim ve ihracatın hayati derecede öneme sahip olduğunu dile getiren EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “En büyük ihraç pazarımız Avrupa Birliği (AB) 2050 yılına kadar karbon salınımını sıfırlamayı hedefliyor. 2022’den itibaren AB’ye ihracatta karbon vergisi gündeme gelecek. Karbon salınımını düşürecek adımları atan ihracatçılarımız bu çabalarında devleti yanlarında görmek istiyorlar. Özellikle atıkların yeniden kazandırılmasına ilişkin destekler olabilir, ayrıca sürdürülebilirlikle ilgili başlıklarda özel danışmanlık hizmetleri kapsama alınabilir” diye konuştu.
“Kur farkları gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirilebilmeli”
“İhracattan elde edilen kazançlarda vergi yükümlülüğünü azaltan tedbirler tasarlanabilir” tespitinde bulunan Eskinazi, “İhracatçılar kur artışlarında her ne kadar vergiye tabi kazanç anlamında kur farkı geliri elde etmiş olsalar da, esasen yeni ihracat ürünlerinin imali veya tedarik maliyeti aynı ölçüde artmakta olduğundan reel manada bir kazanç doğmamaktadır. Reel olmayan kazancın vergilendirilmesi ihracatçıların sermayelerinin erimesine neden olmaktadır. Bu çerçevede ihracat alacaklarından kaynaklanan kur farklarının belli ölçüde gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirebilme imkânı sağlanmalıdır. İhracatçıların finansman kısıtları dikkate alınarak ihracat iadelerine yönelik mevcut kolaylaştırmalara ilave yeni imkanlar geliştirilebilir. Bu çerçevede vergiye uyumlu mükelleflere sağlanmış olan ön kontrol raporu ile iade imkanının genişletilmesi ve ayrıca gelir ve kurumlar vergisinde vergiye uyumlu mükellef indiriminden faydalanan mükellefler için de teminat mektubu ile yapılan iadelerde teminat tutarlarında belirli ölçülerde indirim yapılması tasarlanabilir” görüşlerini savundu.
“E-ihracata yönelik destekler artırılmalı”
İhracatın tabana yayılmasına yönelik bir açılım geliştirilmesi çağrısında bulunan Eskinazi, e-ihracatla ilgili süreçlerin kolaylaştırıldığı, yeni girişimci ve firmaların ihracata yönlendirildiği bir ekosistem kurulmasını istedi. Pandemi sonrasında dünya genelinde Konteyner sıkıntısı yaşandığını ve ihraç ürünlerinin dünya pazarlarına ulaşma fiyatlarında astronomik artışlar yaşandığını hatırlatan Eskinazi, “Özellikle uzak destinasyonlar (Çin, ABD gibi) için destek ihdas edilebilir. Belirli hatlar için deniz lojistiği firmaları yetkilendirilip, bu firmaların daha elverişli şartlarla yük taşıması sağlanabilir” değerlendirmesinde bulundu.
“Ticaret Bakanlığımız ihracatçı sektörlerle daha sık bir araya gelmeli”
Türkiye’de sayıları 100 bini aşan ihracatçıların sorunlarının çözümünde en üst merciinin Ticaret Bakanlığı olduğunu hatırlatan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ticaret Bakanlığını ihracatçı sektörlerle daha sık bir araya gelmeye davet etti.
EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ihracata sağlanabilecek ilave destekleri maddeler halinde şu şekilde sıraladı:
1) Lojistik maliyetlerinin yükselmiş olması nedeniyle lojistik desteği hayata geçirilmelidir, lojistik sektörümüzün güçlendirilmesi için çalışmalar acilen başlatılmalıdır.
2) KDV iadelerinde mahsup kapsamı genişletilmelidir. (Her türlü enerji girdileri, grup şirketleri ile üretim girdisi mal&hizmet alımları yapılan firmaların vergi borçları mahsup kapsamına alınabilir)
3) İhracata dönük yeni yatırımlar için TCMB kaynaklı Eximbank üzerinden orta&uzun vadeli reeskont kredileri ihracatçılara sunulmalıdır.
4) Teminat mektubu olmadan ihracat alacaklarının ve yurt içi alacakların sigorta poliçeleri teminatlı ihracat kredi kullandırılmalıdır.
5) İhracatçılarımızın, uygun maliyetli orta&uzun vadeli kredilerin doğrudan yurtdışı finans kuruluşlarından temin edilebilmesi için Eximbank tarafından garanti, teminat mektubu verilmelidir.
6) Havayolu ile yapılan ihracatlarda 1 yıldır havalimanı geçici depolama işletmeleri İhracat ardiyesi alınmaya başlandı. Bu hiç alınmamalı ya da pandemi koşullarında devlet tarafından karşılanmalıdır.
7) İhracat işlemlerinde kırmızı hat kriterine göre özellikle limanlarda bulunan eşyalar gümrük tarafından muayene edildiği zaman liman tarafından çok yüksek muayene ücreti alınıyor. Bu ücret destek kapsamına alınmalıdır.
8) Özellikle havayolu ihracatlarında mesai ve yolluk ücretleri artış gösterdi. İhracatla ilgili tüm mesai ve yolluk ücretleri pandemi döneminde devlet destekleri kapsamında ödenmelidir.
9) Konteyner ile yapılan ihracatlar da liman sahasında yükleme, boşaltma vb. hizmetleri limanlar vermesine rağmen acenteler tarafından nerdeyse 3 katına varan ücretler ihracatçı firmadan talep ediliyor. Bu ücretlerin makul seviyelere düşürülmesi ve devlet tarafından karşılanması sağlanmalıdır.
10) 2018 yılından beri değişmeyen tarımsal ürünlerde İhracat iadesi ödeme oranları 3 yıllık kümülatif enflasyon oranında artırılmalı, ihracata bağımlı olan ve Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı başka olmak üzere ihracat iadesi yapılan tarımsal ürünlerin kapsamı genişletilmelidir.
11) Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de ihracata yönelik devlet yardımları kapsamındaki faturaların döviz ya da dövize endeksli olarak düzenlenmemesi zorunluğundan muaf tutulmasında yarar görmekteyiz. İhracatçı firmalarımız ülkeye döviz kazandırdığı için mevcut perspektifte 32 sayılı kararda amaçlanan bir faaliyet gerçekleştirmektedir. Bu nedenle ihracatçı firmaların 32 sayılı karar yaptırım hükümlerinden muaf tutulması da bir çözüm olabilir.
12) Ticaret Bakanlığının ihracatçı birlikleri vasıtasıyla yürüttüğü yurt dışı birim, marka ve tanıtım faaliyetlerinin desteklenmesi, pazara giriş belgelerinin desteklenmesi, tasarım desteği gibi tüm desteklerde destek oran ve limitlerinin 20 puan artırılması, ihracatçılarımıza ciddi bir finansman imkânı sağlayacaktır.
13) Yurt dışı birim gibi bazı desteklerden ihracatçı firmalar sadece 4 yıl yararlanabiliyor, bu destek sürelerinin pandemi döneminde 2 yıl artırılması yerinde olacaktır.
14) 5 adet cerrahi maske ihracatı için 1 adet cerrahi maske hibe,10 adet koruyucu tulum ihracatı için 1 adet koruyucu tulum ya da 3 adet koruyucu tulum ihracatı için 20 adet cerrahi maske hibe şartı bulunuyor. Koruyucu maske ve tulum ihracatında hibe şartlarının kaldırılmasını talep ediyoruz. Medikal ürünlerde hibe şartını kaldırdığımız takdirde küresel talebin yoğun olduğu bu ürün grubunda yıllık ihracatımıza yaklaşık 5 milyar dolar katkı sağlayacağımızı öngörüyoruz.
15) Son yapılan Tarım-Orman Şurası’nda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından prestijli ürünlerimiz olarak tanımlanan “Üzüm, incir, kayısı, zeytin” gibi ürünlerimizin üretim ve ihracatının sürdürülebilirliğinin sağlanması için iklim değişikliğinin getirdiği kuraklığın etkilerinin bertaraf edilmesi için sondaj, kuyu, su deposu vb. yatırımlarına sağlanan desteklerin yüzde 50 oranında artırılması gerektiğine inanıyoruz. Bu ürünlerin üretim sürecinde kullanılan kimyasal ilaçlar yerine biyokteknik ve biyolojik mücadele yöntemlerine verilen desteklerin de yüzde 50 yükseltilmesini istiyoruz.
16) Tarım ürünlerimizin sağlıklı depolama şartlarının sağlanması için TMO öncülüğünde lisanslı depolar kurulması hızlandırılmalıdır. Bu sayede bugün 40 milyar dolar seviyesinde olan tarım ürünleri hasılamız önümüzdeki 5 yılda iki katına çıkabilecek potansiyele sahip.
17) Ülkemizde üretilebildiği halde iç tüketimi bile karşılamaktan uzak olan ve her yıl yüz milyonlarca dolarlık dövizle ithal etmek durumunda kaldığımız ceviz, badem gibi ürünlerin plantasyonlarına daha fazla destek verilmeli.
18) Gençlerin köylerde üretime devam etmesi için tedbirler alınmalıdır. Köylerdeki genç üreticilerin sigortaları Devletçe karşılanmalı, köyde ikamet etmenin maliyeti azaltılmalıdır.
19) Ülkemizde daha fazla üretimi mümkün olan birçoğu hayvancılıkta besin maddesi olarak kullanılan hububat, bakliyat ve yağ bitkileri (soya kolza, ayçiçeği, kanola, yer fıstığı, nohut susam, pamuk, aspir, hint yağı, vb.) ekim ve dikimi daha fazla desteklenmelidir. Bu sayede milyarlarca dolar dövizimizin ithalata gitmesi önlenmiş olacaktır.
20) Demir çelik sektörü en büyük pazarları olan Amerika ve Avrupa Birliğinde 2018 yılından beri korunmacı önlemler sebebiyle zor bir dönem geçirmektedir. Amerika’ya ihracatımızda çelik ürünlerine yüzde 25, alüminyum ürünlerine yüzde 10 ilave vergi uygulamakta, Avrupa Birliğine çelik ihracatında ise uygulanan korunma önlemi kapsamında kota aşımı durumunda yüzde 25 oranında ilave vergi ödenmektedir. Kota uygulamasının 30 Haziran’da son bulması beklenirken Avrupalı çelik üreticilerinin kotaların 3 yıllık korunma önleminin bitiş tarihi olan 30 Haziran’dan itibaren devam ettirilmesi baskısı devam etmektedir. Benzer şekilde İngiltere’nin kota uygulamasının devam edeceğine yönelik ön karar da yayınlandı. İlave vergilerin ve kotaların devam etmesi Türk çelik üreticileri açısından olumsuzluğa neden olmaktadır. Kotaların esnetilmesi veya kaldırılması yönünde Bakanlık nezdinde girişimlerde bulunulması, ayrıca çelik sektörünün bu ağır şartlarda Türkiye’nin en önemli ihraç kalemlerinin ön sıralarında yer alması sebebiyle de mutlaka desteklenmesi gerekmektedir.
21) Türkiye’de çelik üretiminin çoğunluğu hurdadan yapılmakta olup geri dönüşümün ve döngüsel ekonominin en yoğun uygulandığı sektörlerden biridir. Bu çerçeveden bakıldığında cevher ile üretime kıyasla daha çevre dostu bu üretim tarzının, ayrıca yeşil üretime geçişin önem kazandığı bu dönemde kömür alternatifi kaynakların kullanılmasıyla yeşil üretim yatırımlarına da destek verilmesi faydalı olacaktır.
22) İhracatçılara çok önemli bir finansman sorununa neden olan “Devreden KDV”nin iade mekanizması gözden geçirilmelidir. KDV sistemimiz KDV iade hakkı doğuran çeşitli işlemler bulunmakta, bunların en başında da ihracat yer almaktadır. İhracatçıların kar marjları dikkate alındığında ihracata konu malların satın alınması veya üretimi sırasında ödenen KDV’lerin iade süreçlerinin uzaması ciddi finansman yükü haline gelmektedir. Bu sebeple mevcut iade süreçlerinin hızlandırılması yanında, iade sonrası kalan devreden KDV’ler bakımından da bir dönem İngiliz modeli olarak KDV sistemimize getirilmesi planlanan otomatik iade mekanizmasının bir an evvel sisteme kazandırılması yararlı olacaktır. Bu çerçevede ihracatçının Devreden KDV stokunun en azından bir kısmının ertelenen vergi borçları ile mahsup edilmesi yararlı olacaktır. Özellikle, şirketlerin nakit yapısındaki dengesizlikleri gidermek için bir kısım devreden KDV’nin -çeşitli inceleme prosedürlerini takiben- nakden mükelleflere iadesi de sağlanabilir veya en azından devreden KDV stokunun bir kısmı gelir ve kurumlar vergisi matrahından gider olarak indirilebilir. Bu yolla mükelleflerin vergi yükleri azaltılabilir.
23) İhracatçı yatırım yapamazsa ihracatı daha fazla artıramaz, yüksek teknoloji ve katma değerli ürünlere geçemeyiz. İhracatçının yatırım yapmasına engel olacak şekilde vergi yükümlülüklerinin artırılması altın yumurtlayan tavuğun kesilmesi anlamını taşıyacaktır. Pandemi döneminde vergi yükümlülüklerinin artırılmaması gerekmektedir.