Akademisyenliği bırakıp girişimci oldu
İZMİR’DE YAŞAYAN İDİL KAÇAR, YARDIMCI DOÇENTLİĞİ BIRAKIP HEM SANAT GALERİSİ HEM DE KAFE OLARAK HİZMET VEREN ÜÇÜNCÜ MAĞAZASINI AÇTI.
İzmir’de yaşayan İdil Kaçar, yardımcı doçentliği bırakıp hem sanat galerisi hem de kafe olarak hizmet veren üçüncü mağazasını açtı. İşletme ve pazarlama alanlarında akademik kariyer yapan, ardından teorik bilgisini pratiğe döken Kaçar, işletmelerinde çoğunluğu kendi öğrencisi olmak üzere 18 öğrenciyi istihdam ediyor.
İzmir’de yaşayan 40 yaşındaki İdil Kaçar, 15 yıl Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde akademisyenlik yaptı. Yardımcı doçentlik kadrosunu alan, işletme ve pazarlama alanlarında öğrencilerine dersler veren Kaçar, doçentlik unvanını almasına az bir zaman kala girişimci olmaya karar verdi. Biri kolektif stüdyo olmak üzere sanat galerisi ve kafe olarak hizmet veren üç mağaza açan Kaçar, teorideki tecrübelerini pratiğe döktü. Aynı zamanda amatör olarak resim sanatı ile ilgilenen İdil hoca, pandemi döneminde yaptığı eserlerini mağazalarının duvarlarında sergiliyor, başka sanatçıların tablolarına da duvarlarda yer veriyor. Pandemi sürecinin sona ermesi ile birlikte sanatın her alanında faaliyetlere yoğunluk vereceğini kaydeden Kaçar, çoğu kendi öğrencisi olan 18 öğrenciye de istihdam sağlıyor.
“Bana ‘İdil çılgınlık yapıyorsun’ dediler”
Akademisyenlikten girişimciliğe uzanan yolculuğunu anlatan Kaçar, “Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Bölümünden 2004 yılında mezun oldum. Ardından mastera başladım. Daha sonra Celal Bayar Üniversitesinde bir programa kabul aldım ve doktora ile birlikte asistanlık sürecim başladı. 15 yıl iktisadi ve idari bilimler fakültesinde akademisyenlik yaptım. Yardımcı doçentlik kadromu aldım, 3 yıl derslere girdim. Doçentliğime az bir zaman kala ayrılık kararı aldım. Akademik alanda tıkandığımı, kendimi mutlu hissetmediğimi fark ettim. Ben girişimci ruhu olan bir insanım. O nedenle girişimci olmaya karar verdim. Çevrem ve ailem, iyi bir mevkide olduğum için düşünmem gerektiğini söyledi. Çevremdeki bazı insanlar bana ‘İdil çılgınlık yapıyorsun’ dedi. Pişman olacağımı, başarısız olacağımı düşünenler oldu ama baktılar ki mutluyum ve bu alanda da üretmeye başladım, hiçbir sıkıntı kalmadı. Şu an hepsi benim adıma mutlu ve benimle gurur duyuyor. Ben master ve doktoramı pazarlama alanımda yapmıştım. O alanda da teorik dersler veriyordum. Bunu burada pratiğe döküyorum. Çalışanlarımın birçoğu da öğrenci. Onları bir yandan eğitiyorum, bir yandan da öğrencilerimin hayatlarına katkı sağlıyorum. Bu benim için tatmin edici” dedi.
Pandemide çizdiği resimler, sanat galerisini süslüyor
Mağazaları hakkında bilgi veren Kaçar, “Biz bu mekanları tasarlarken, gençlere katkı sağlayacak bir yer olsun istedik. Markamızın kuruluş amacı da sanata ve sanatsal faaliyetlere destek vermekti. Mağazalarımız hem kafe hem de sanat galerisi şekilde hizmet veriyor. Pandemi dolayısıyla fazla etkinlik yapamasak da pandemi sonrası burada her dalda sanatsal faaliyetler yapmayı düşünüyoruz. Ben aynı zamanda amatör olarak resimle de ilgileniyordum ancak akademik hayatta zaman ve motivasyon bulamadığım oluyordu. Fakat işimle de bütünleşince sanatın üzerine daha fazla eğilmeye başladım. Şu anda duvarlarda pandemi döneminde çizdiğim resimlerimi sergiliyorum. Ayrıca yine duvarlarımızda diğer sanatçılarımızın tabloları da sanat galerimizde sergileniyor. Mağazalarımızda resimlerin yanı sıra heykel sanatını icra eden sanatçıların eserlerine de yer veriyoruz. Alt katımızda kütüphane bölümümüz var. Yani burada ilerleyen süreçle beraber resim, heykel, edebiyat, sinema gibi pek çok alanda çalışmalar düzenlenecek” diye konuştu.
İş hayatında da öğrencilerini bırakmadı
İş hayatında da öğrencilerini bırakmayan İdil Kaçar, “Öğrencilerimin bazıları burada çalışıyor, bazıları da ziyaretlerime geliyor. Diğer çalışan arkadaşlarımız da ya farklı bölümlerden öğrenciler ya da yeni mezun olmuş arkadaşlardan oluşuyor. Öğrenciler, okulda idealize ettikleri bir kişinin böyle bir pratiğe sahip olmasını memnuniyetle karşılıyor. Çünkü okulda öğrettiğim derslerin burada somut halde olduğunu fark ediyorlar. Girişimciliğin en önemli şeyi uygulanabilir bir fikir oluşturmak ve bunu finanse edebilmektir. Kadınlar cesur olmalı, risk almayı sevmeli ama tabii ki ayakları yere basan bir planlama içinde olmaları gerekiyor. Hayalcilikle girişimciliği birbirine karıştırmamak lazım. Ben işin teorisine hakim olduğu için pratikte gideceğim adımları net görebildim ama iş hayatında öğrendiğim çok şey de oldu” dedi.
“Burası okul gibi oldu”
Üniversite öğrencisi Cüneyt Yılmaz, “Ben hem okuyup hem de çalışmak istiyordum. Çok sayıda işyeri gezdim ama her yer burası kadar öğrencilere destek vermiyor. İşe başladıktan sonra İdil Hanım’ın hoca olduğunu öğrendim. Bu da kendimi daha fazla rahat hissetmeme neden oldu. Herkes öğrenci olduğu için burası okul gibi oldu. Diğer çalışanlarla yaş gruplarımız da benzer” derken, bir başka üniversite öğrencisi Pelin Yuka ise, “İdil Hanım’ın akademisyen olması benim açımdan avantaj. Burada onun kendi öğrencileri de çalışıyor, başka okullardan gelen öğrenciler de çalışıyor. Okurken aileme destek olmak için çalışıyorum. Hem çalışıp hem okumak zorundayım. İdil Hoca’nın akademisyen olması bana kendimi daha rahat hissettiriyor” ifadelerini kullandı.