Yurtdışında Türkçe öğrenimine ilgi artıyor
SAKARYA UYGULAMALI BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ (SUBÜ) TARAFINDAN DÜZENLENEN SUBÜ KONUŞMALARI PROGRAMININ 5. KONUŞMACISI ‘ULUSLARARASI EĞİTİM VE YURTDIŞI İMKÂNLARI’ BAŞLIKLI SÖYLEŞİYLE TÜRKİYE MAARİF VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI PROF. DR. BİROL AKGÜN OLDU
SUBÜ Konuşmaları’na katılan Prof. Dr. Birol Akgün, “Dilimizin öğrenimi bizim için bir misyon konusu. Dilimizi anaokulundan üniversiteye kadar iyi öğretecek bir akademik Türkçe eğitim müfredatı geliştirdik. Türkiye’ye ilgi arttıkça Türkçeye ilgi de artıyor” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları programının 5. konuşmacısı ‘Uluslararası Eğitim ve Yurtdışı İmkânları’ başlıklı söyleşiyle Prof. Dr. Birol Akgün oldu. Üniversitesinin YouTube kanalı üzerinden canlı yayınlanan ve moderatörlüğünü SUBÜ İletişim Koordinatör Yardımcısı Öğr. Gör. İlknur Çakar’ın yaptığı söyleşide; Türkiye’nin eğitim alanında yurtdışına dokunmak için izlediği yol haritası, eğitim faaliyetleri, vizyonu ile iş ve staj imkanları konuşuldu. Öğrencilerin yurtdışı eğitimine yönelik soruları ve diğer katılımcılardan gelen sorular cevaplandırıldı.
Türkiye Cumhuriyeti adına resmi olarak yurtdışında insanlığın ortak değerleri arasında örgün ve yaygın eğitim hizmetleri verdiklerini belirten Prof. Dr. Birol Akgün, “52 ülkede ofislerimiz var. 100’e yakın ülkeyle eğitim iş birliği anlamında resmi protokollerimiz bulunuyor. 44 ülkede 353 eğitim kurumumuz, 43 bin civarında öğrencimiz var. Çoğunluğu üniversiteye kadar geçen 12 yıllık süreçte eğitim veriyor. Arnavutluk’ta bir üniversitemiz bulunuyor. Ancak hem Türkiye hem de yurtdışındaki üniversitelerle iş birliklerimiz bulunuyor. FETÖ’nün yurtdışındaki okullarının Türkiye’ye devri işlemlerini de biz yürütüyoruz. Eğitim alanında ülkemizin yurtdışına açılan penceresiyiz” diye konuştu.
Azerbaycan’a bir okul kazandırmak için çalışmalar gerçekleştirdiklerini aktaran Akgün, “İlgili makamlarla görüşmelerimiz büyük ölçüde tamamlandı. Yer meselesi kaldı. Hem Bakü’de hem de kısa süre önce işgalden azat olan Dağlık Karabağ’da okul açma hedefindeyiz. Öğrencilerimizin en çok olduğu yerlerin başında 12 bin civarında öğrenci ile Pakistan ve 6 bin civarında öğrenci ile Afganistan geliyor. Ülkemiz üreterek, yatırım yaparak ve ticaretle gelişiyor. Ekonomimiz petrole, doğalgaza veya bir minerale bağlı değil. İnsanımız emeğiyle bu zenginliği üretiyor. İlgili birimlerle görüşerek ülkemizin ekonomik ilişkiler bakımından da öncelik verdiği bölgelerde okul açmaya gayret ediyoruz. Bütün dünyada kaliteli ve nitelikli eğitim vererek iyi insanlar yetiştirmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
Faaliyette bulundukları ülkelerdeki resmi dilin öğrenimine önem verdiklerini söyleyen Akgün, “Bununla birlikte Türkçemizi de çok iyi şekilde öğretmek istiyoruz. Dilimizin öğrenimi bizim için bir misyon konusu. Bu amaçla kendi bünyemizde Yabancılara Türkçe Eğitim Birimi kurduk. Dilimizi anaokulundan üniversiteye kadar iyi öğretecek bir akademik Türkçe eğitim müfredatı geliştirdik. Şu anda yayınları hazırlanıyor. Türkiye’ye ilgi arttıkça Türkçeye ilgi de artıyor. Nereye gidersek gidelim ülkemizin görünürlüğünde bir artış gözlemliyoruz. Sahadaki etkinliğimiz, ülke olarak özgün politikamız ve dizilerimiz bunda inanılmaz derecede etkili oluyor. İyi teknoloji ve iyi dil bilen insanlar Afrika’da, Afganistan’da ve Pakistan’da da olsun, kendi ülkelerine hizmet sunsun istiyoruz. Onların kültürlerinden kopmalarını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Yurtdışında en az 6 ay süreyle bulunmanın önemine değinen Akgün, “Diğer yaşam şekillerini tecrübe etmek, farklı kültürleri tanımak bizleri zenginleştirir. Bunun bir artı değer olduğunu düşünüyorum. İnsana özgüven veren bir şey. Bizim dil öğrenimimiz kelime öğrenme ve gramer açısından yetersiz değil. Eksiğimiz dili kullanma anlamında ortaya çıkıyor. Fırsat bulamıyoruz. Bu bize psikolojik bir bariyer oluşturuyor. Yurtdışında kırık yabancı dille dahi hayatta kalındığını görünce psikolojik güven bariyeri aşılıyor. Tek isteğimiz öğrencilerimizin ve insanımızın gönlünün Anadolu irfanı ve toprağına bağlı olması. Bu ülkenin geleceği için kendilerini adamaları. Milli bilinç olduğu sürece sıkıntı yaşamayız. Biz güçlü bir gelenekten geliyoruz. Dünyaya açık olmak gerekir ama herkesin bir ülkesi var. Lokal ile küreseli bir arada özümsemeli, kendi kültürümüze bağlı olmalıyız. Barışçı bir dünyayı bu ikisini bir araya getirebilen ülkeler ve halkların kurabileceğine inanıyorum” dedi.