Afrika uzmanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Angola, Togo ve Nijerya ziyaretlerini değerlendirdi
KAFKASSAM AFRİKA UZMANI ÇİNAR, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ANGOLA, TOGO VE NİJERYA SEHAYATİNİ AMAÇLAR VE İHTİMALLER BAŞLIĞIYLA DEĞERLENDİRDİ.
Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (KAFKASSAM) Afrika Uzmanı Huriye Yıldırım Çinar, “Afrika kıtasını son dönemde geliştirilen politikalar ile Türkiye’nin uluslararası sistemde yükselen bir güç olmasına önemli katkılar sağlayabilecek stratejik bir bölge olarak değerlendirmek mümkündür” değerlendirmesinde bulundu.
KAFKASSAM Afrika Uzmanı Çinar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Angola, Togo ve Nijerya sehayatini amaçlar ve ihtimaller başlığıyla değerlendirdi.
Türkiye’nin birçok Sahraaltı Afrika ülkesiyle siyasi, askeri, ekonomik ve sosyo-kültürel alanda imzaladığı anlaşmalarla ilişkilerini geliştirdiğini belirten Çinar, “2002’de iktidara geldiğinde Afrika’da 12 büyükelçilik varken AK Parti Hükümeti yakın zamanda açmayı planladığı Togo ve Gine Bissau Büyükelçilikleriyle bu sayıyı 2021 yılında 44 yapmayı hedeflemektedir. Diğer yandan Türkiye’nin kıta ülkeleriyle yaklaşık olarak 26 milyar dolarlık bir ticaret hacmi bulunmaktadır. Doğrudan yatırımları arttırmaya çalışan Türkiye yakın dönemde Somali’de 50 milyon dolar harcayarak inşa ettiği askeri üs ile kıtadaki askeri varlığının uluslararası barış gibi operasyonlarla ile sınırlı kalmayacağının sinyalini vermişti” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Afrika politikasının önemli siyasi, ekonomik ve sosyokültürel amaçları olduğuna değinen Çinar, “Öncelikle gelişmekte olan Türk ekonomisi için Afrika kıtası hem hammadde hem de pazar açısından muazzam olanaklara sahip. Bilhassa son yıllarda hızla gelişen Türk Savunma sanayi açısından sürekli siyasi ve askeri krizlerle, iç savaş ve terörizm tehditleriyle mücadele içerisinde olan Afrika ülkeleri büyük önem taşımaktadır. Diğer yandan hem Kuzey hem de Sahraaltı Afrika ülkeleri sadece aralarında geliştirilecek ikili ilişkiler açısından değil Türk dış politikasında düğüm haline gelen bazı meselelerde de Türkiye’ye güç kazandırabilme açısından da önemlidir” açıklamasında bulundu.
“Afrika kıtası Türkiye’nin yükselen bir güç olmasını sağlayabilir”
Libya ve Doğu Akdeniz meselelerinde Fransa ve Mısır’ın, Libya ve Doğu Akdeniz’de petrol meselelerinde Afrika’daki bazı kabile reislerini kendi tezlerini desteklemeye ikna etmeye çalıştığını kaydeden Çinar, Türkiye’nin de buna karşın Tuareg liderleri gibi bölgede etkinlik sahibi kimi aktörlerle etkileşime geçtiğini kaydetti.
Kıta devletleriyle kazan-kazan prensibi temelinde kurulacak ikili ilişkilerin her iki taraf için büyük fayda sağlayacağını ifade eden Çinar, “Uzun yıllar boyunca Türk dış politikası kapsamında ihmal edilen Afrika kıtasını son dönemde geliştirilen politikalar ile Türkiye’nin uluslararası sistemde yükselen bir güç olmasına önemli katkılar sağlayabilecek stratejik bir bölge olarak değerlendirmek mümkündür” değerlendirmesinde bulundu.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu 4 günlük seyahati sadece ekonomik değil siyasi ve askeri alanda da birtakım misyonlara sahiptir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Angola, Togo ve Nijerya seyahatinin büyük öneme sahip olduğunun altını çizen Çinar şunları kaydetti:
“Angola ile 176 milyon dolar olan ikili ticaret hacmimiz 500 milyona, Nijerya ile 754 milyon dolar olan ticaret hacmi ise 1 milyar dolara yükseltilmek istemektedir. Her üç ülkede Cumhurbaşkanı Erdoğan ile seyahat edecek Türk iş insanları, düzenlenecek iş forumlarında yerel iş insanları ile temaslarda bulunarak potansiyel yatırım projelerini masaya yatıracaktır. Yapılacak bu çalışmaların 21-22 Ekim’de düzenlenecek olan “Türkiye-Afrika 3. Ekonomi ve İş Forumu” ile 17-18 Aralık’ta gerçekleşecek “3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi” hazırlıkları için de büyük anlama sahip olduğunu söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu 4 günlük seyahati sadece ekonomik değil siyasi ve askeri alanda da birtakım misyonlara sahiptir.”
Türkiye’nin Nijerya ile ilişkilerinde terörle mücadele hususunda da temaslara girmesi birçok açıdan önemli olduğunu bildiren Çinari “Öncelikle Afrika’da güçlenen Türkiye’nin varlığından rahatsız olan bazı Batılı aktörler tarafından öne sürülen “Türkiye’nin radikal/selefi terör örgütlerini desteklediği” yaftası Sahraltında Türk unsurlarca desteklenen etkili terörle mücadele programlarıyla bertaraf edilebilir. Türkiye’nin bu terörle mücadele çabası hem Ankara Hükümeti’ne yapılan ithamları ortadan kaldırırken diğer yandan kıtadaki Türk varlığını korunması ve geliştirilmesine de hizmet edebilecektir” açıklamasında bulundu.