Uzmanı çocuk sahibi olamayanlar için ’İnfertiliteye’ kısırlık konusunda bilinmeyenleri anlattı
ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. YAVUZ TOKGÖZ
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Yavuz Tokgöz bazı infertiliteye (kısırlık) ile ilgili noktalara değinerek bilgilendirmede bulundu.
İnfertiliteye, psikolojik, demografik, ekonomik ve medikal durumların neden olabileceğini söyleyen Tokgöz, “İnfertiliteyi çiftlerin en az 12 ay süre ile korunmasız cinsellik birliktelik sonrası gebelik elde edememesi durumu olarak tanımlayabiliriz. Bu tanımı daha çok 35 yaş altı kadınlar ile 35 yaş sonrası en az 6 ay gebe kalamayan kadınların durumlarını ifade etmek için kullanmaktayız. Psikolojik, demografik, ekonomik ve medikal durumlara neden olan infertilite, sadece bireyi değil, bir çifti ilgilendiren hastalık veya problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Normal bir çiftte 12 ay normal, korunmasız cinsel birliktelik sonrası gebelik oluşma oranı yüzde80- yüzde90’dır. Yüzde 5, yüzde15 arasındaki çiftte ise ikinci 12 ayda gebelik elde edilebiliyor. İnfertilitenin görülme sıklığı yüzde 12- yüzde 18 oranındadır. Gebelikte annenin yaşı önemli olduğundan 19-34 yaş için bu oran yüzde 7, 35-40 yaş için yüzde 25, 40 yaş üstü ise yüzde 30’ların üzerinde seyretmektedir” diye konuştu.
İnfertilitenin sebepleri nelerdir?
Tokgöz, İnfertilitenin hem kadın hem erkekle ilişkili problemler oluşturduğuna dikkat çekerek, “Kadınla ilgili sorunlara bakıldığında yumurta, yumurtlama ile ilgili problemler yaklaşık yüzde 20; tüplerle ilişkili sorunlar yüzde 10-yüzde 15, endometriozis dediğimiz çikolata kistleri problemleri de yüzde 6-10 oranında karşımıza çıkmaktadır. Erkekle ilgili problemler de infertilite açısından önemlidir ve olguların yüzde 25’ini oluşturmaktadır. Bir diğer grup ise kadın ve erkeği inceleme sonucu herhangi net bir sebep bulamadığımız, açıklanamayan infertilite dediğimiz yüzde 25-28 oranında seyreden durumları ifade etmektedir.
İnfertilite değerlendirmesinde yaş, oldukça önemli bir parametre olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadının yaşı arttıkça yumurtalık rezervi azalmakta ve gebelik potansiyelini önemli oranda düşürmektedir. Bu nedenle yaşa göre bir değerlendirme yapmak gerekmektedir. Bunun dışında yumurtalık cerrahisi, ailede erken menopoz öyküsü, ileri evre bir endometriozis durumu, tüplerle ilgili problemlerin olması durumları bu incelemeyi daha erken dönemde yapmamız gerekliliğini göstermektedir. Benzer şekilde erkekle ilgili cerrahi öyküsü, testislerle ilgili bir hastalık, seksüel fonksiyon bozukluğu olduğu takdirde de değerlendirmenin daha erken yapılması uygun olmaktadır” dedi.
Nereye başvurulmalı?
Tokgöz, bir infertilite için en ideal başvurulacak yerin uzman doktorlar olduğunu belirtti. Tokgöz açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“En ideal olan bir infertilite uzmanı ya da infertilite tedavisi ile uğraşan bir uzman ile temasa geçmektir. Kadın doğum hekimleri tarafından da ayrıntılı bir şekilde infertilite değerlendirmesi yapılabilmekte olup bu değerlendirme sürecinde herhangi bir sorunla karşılaşıldığında infertilite uzmanına ya da merkeze başvurulması daha uygun ve doğru bir yaklaşım olacaktır. ESOGÜ Üreme Sağlığı Merkezi olarak çiftlerimizin bütün değerlendirmelerini, tedavi süreçlerini yürütebilecek bir hizmet vermekteyiz. Tedavi sürecine ilişkin şu bilgiler verilebilir, infertilite değerlendirmesinde kişiye yönelik bir neden araştırması yapılmalıdır. Oldukça stresli olan bu sürecin stresi azaltıcı yöntemler ile sürdürülmesinin önemli olduğu bilinmelidir. Adet döngülerinin incelenip değerlendirilmesi, yumurtlama ilgili laboratuvar testleri, yumurtalık rezerv değerlendirmesinde ultrasonografik incelemeler, tiroid fonsikyonlarının incelenmesi, tüplerle ilgili tıkanıklık değerlendirmesi, rahim yapısı ve iç dokusuna ilişkin rahim filmi incelemeleri yapılmaktadır. Erkekle ilgili de sperm testleri yapılmaktadır. Yaşamsal modifikasyon öneriyoruz, zamanlı cinsel birlikteliği, sigara bırakmayı, alkol, kafein tüketiminin mümkün olduğu kadar azaltılmasını tavsiye ediyoruz. Mümkünse sebebi ortaya koymaya çalışıyoruz, sonrasında medikal ya da cerrahi işlemler süreci başlıyor. Yumurtalık uyarması için hap ve iğne tedavileri, sebebe göre ek olarak aşılama ya da daha ileri yöntem olarak tüp bebek tedavileri gerçekleştirebiliyoruz. ESOGÜ Üreme Sağlığı Merkezimizde bu konu ilgili bütün ayrıntılı değerlendirmeler ve tedavi süreçlerini titizlikle yürütmekteyiz” ifadelerine yer verdi.