Dijitalleşmenin seyri hakkında önemli açıklama
GÜNLÜK HAYATI DİJİTAL HALE DÖNÜŞTÜREN PANDEMİ, ALIŞVERİŞİ DE, İŞİ DE, OKULA DA EVE TAŞIDI. SON 2 YILDA ÇIĞ GİBİ BÜYÜYEN DİJİTALLEŞME HAKKINDA DETAYLI DEĞERLENDİRMELERDE BULUNAN EATON ELEKTRİK TÜRKİYE ÜLKE MÜDÜRÜ YILMAZ ÖZCAN, “ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA, HIZLANDIRILMIŞ DİJİTALLEŞMENİN TÜM TEMEL SİSTEMLERİMİZDE YAYILDIĞINI VE BİZİ DÜNYAYA ÇOK DAHA FARKLI VE ÇOK DAHA YEŞİL BİR YAKLAŞIMA YÖNLENDİRDİĞİNİ GÖRECEĞİZ” DEDİ.
Günlük hayatı dijital hale dönüştüren pandemi, alışverişi de, işi de, okula da eve taşıdı. Son 2 yılda çığ gibi büyüyen dijitalleşme hakkında detaylı değerlendirmelerde bulunan Eaton Elektrik Türkiye Ülke Müdürü Yılmaz Özcan, “Önümüzdeki yıllarda, hızlandırılmış dijitalleşmenin tüm temel sistemlerimizde yayıldığını ve bizi dünyaya çok daha farklı ve çok daha yeşil bir yaklaşıma yönlendirdiğini göreceğiz” dedi.
2020 yılının, teknoloji çalışanlarının iyi bildiği bir gerçeği toplum için de ön plana çıkardığını söyleyen Yılmaz Özcan, hem salgının günlük yaşamda hiç görülmemiş bir düzeyde değişikliklere sebep olduğunu, hem de günlük hayatı dijitalleştirdiğini kaydetti. Bu tür bir değişimin çok daha zorlayıcı olabileceğine dikkat çeken Özcan, “Duruma rağmen, içinde yaşadığımız “bağlantılı / connected” veya “ağa bağlı / networked” dönem, iş arkadaşlarının bulut ortamındaki üretkenlik araçlarıyla iş birliği yapmaya devam ettiğini ortaya çıkardı. Müşteriler çevrimiçi süpermarket hizmetlerinden alışveriş yapmaya, ihtiyacı olanlarla tıbbi bilgiler paylaşmaya ve en zor şartlarda bile ailelerinin yüzlerini görebilmeye devam ettiler. Pek çok şirket ve özellikle profesyonel hizmetlerle uğraşanlar, ofislerini sanal olarak faaliyet göstermeye adapte ederek dijitalleşmenin faydalarından yararlandılar. Ancak bu, öngörülemeyen olaylar için bütün şirketlerin hazırlıklı olduğu anlamına gelmemektedir. Birçoğu, gelecek için düşünülen planları hızlı bir şekilde uygulamak, hizmetleri buluta taşımak, insanların hayati verilere erişmesi için süreçler ve metodolojiler oluşturmak ve önümüzdeki yıllarda planlanan şeyleri neredeyse bir gecede gerçekleştirmek zorunda kaldı” dedi.
“Dijital dönüşümün iki yılını, iki ayda gördük”
Bir hukuk firmasının yaptığı araştırmaya değinen Özcan, “Araştırmaya göre, teknoloji, medya ve telekomünikasyon şirketlerinin yüzde 78’i, finans kuruluşlarının yüzde 74’ü ve tüketici malları ve perakende şirketlerinin yüzde 65’i Covid sonucunda dijital dönüşüm planlarını hızlandırdı. 19. Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın nisan ayında söylediği gibi; iki ayda dijital dönüşümün “iki yılını” gördük” ifadelerini kullandı.
“İşe gidip gelmenin pabucu dama atıldı”
Dijitalleşmenin sonuçlarının henüz düşünülmediğini belirten Yılmaz Özcan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunu söylemek biraz zor ve bana öyle geliyor ki, dijitalleşme dünyamızın işleyişini gerçekten değiştirecek bir dizi birbirine bağlı trendden sadece biri ve pandemi bu değişimin zaman çizelgesini önemli ölçüde hızlandırdı. Açıklamamın nedenini anlamak için, mevcut sistemleri veri merkezi tabanlı teknolojiyle değiştirmenin yanı sıra, dijitalleşmenin her zaman bir sistemden diğerine bir enerji aktarımı olduğu gerçeğini dikkate almalıyız. Sosyal mesafenin bir sonucu olarak evden çalışmanın artması bunun mükemmel bir örneğidir: Bulut bilişimin enerji talepleri muhtemelen tele-çalışma, işe gidip gelmenin pabucu dama atıldı. Benzer şekilde, çevrimiçi market alışverişi, birçok bireysel rotalar yerine daha verimli teslimat rotalarına olanak tanıyor. Talep üzerine oluşan ticaret, aşırı üretim ve depolamadan kaynaklanan enerji israfını ortadan kaldırıyor ve çevrimiçi bankacılık, enerji ve mülk bakımı ihtiyacını azaltıyor. Demek ki, sistemlerin dijitalleşmesi onların elektrifikasyonu ve dolayısıyla daha fazla enerji tüketimi anlamına geliyor. Bu, ilk bakışta iklim hedeflerimiz için kötü bir haber gibi görünse de, gerçek şu ki, talebin elektrikli sistemlere kaydırılması, şu anda genellikle fosil yakıt alternatiflerinden daha ucuz olan yenilenebilir enerjinin benimsenmesini teşvik edecektir. Modern silikonun hiper verimli doğası sayesinde, daha fazla enerji tasarrufu sağlamanın yanı sıra, dijitalleştirme karbon azaltımının önünü açıyor, çünkü emisyonları, bir bütün olarak şebekeden gelen emisyonlarla doğrudan ilişkili”
“Trendlerin birleşmesi, hızlanan bir döngü olacaktır”
Dijitalleştirmeden elektrifikasyona ve yenilenebilir enerjiye döngüsü hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Özcan, “Bu döngü, yenilenebilir enerjinin verimli üretimi, iletimi, depolanması ve kullanımı için dijitalleştirilmiş sistemler gerektirdiği gerçeğiyle örtüşmektedir. Rüzgar ve güneş enerjisi artık elektrik üretmenin oldukça verimli ve ucuz yolları olsalar da, doğaları gereği fosil yakıta göre daha az ön görülebilir ve tutarlıdırlar. Dijital sistemlerin üretimdeki dalgalanmalara hızlı bir şekilde tepki vermesi gerekecek ve bu sistemlerde bulunan enerji, ağ performansının yönetilmesinde de rol oynayacaktır. UPS’ler, veri merkezlerinde aktif enerji depolama sistemleri olarak, frekans ve şebeke performansını dengelemeye yardımcı olmak için elektrikli araçlarda akü olarak kullanılıyor. Dijitalleşme, elektrifikasyon ve yenilenebilir enerjilerin benimsenmesi hızlandıkça, bu bağlantılar daha derin ve daha dinamik hale gelecektir: Trendlerin birleşmesi, hızlanan bir döngü olacaktır. Bu döngü devam ederken, bu trendler arasındaki ayrımın azalmaya başladığını göreceğimizi tahmin ediyorum. İlk günlerinde, bir sistemi dijitalleştirmek, şirket içi bir veri merkezi altyapısı inşa etmek anlamına geldiğinde, dijitalleştirme ile ilgili kararlar büyük ölçüde enerji ile ilgili hususlardan bağımsız olarak alınıyordu. Zamanla, veri merkezi uygulamaları giderek daha kritik bir konumda, öyle ki bu kararlar düzenli çalışmayı sağlamak için güç kalitesine, kullanılabilirliğe ve güvenliğe dayanır hale geldi” şeklinde konuştu.
Yılmaz Özcan, günümüzde veri ve enerjinin birbirine bağlı olduğunu ifade ederek, hükümetlerin veri merkezi dağıtımlarını hesaba katarak enerji hakkında politika kararları aldığına ve buna karşılık veri merkezi operatörleri, ağ kapasitesine göre veri merkezi inşaatları planladıklarını söyledi.
“Bulut, karbondan arınmamızın yolu olacaktır”
Yılmaz Özcan, sözlerini şöyle noktaladı:
“Geleceğe dair bu değişimi takip ederek, dijitalleşme ve sürdürülebilirliğin birçok yönden eşanlamlı hale geldiğini görebiliriz. Veri merkezlerine ve ağlara giden genel enerji ihtiyaçlarının payı hızla artıyor ve bu durum, yenilenebilir enerjinin benimsenmesini hızlandıracak ve destekleyecektir. Bulut, karbondan arınmamızın yolu olacaktır. 2020’nin başında, meydana gelen dijital dönüşümün çoğu, yalnızca orta ve uzun vadeli planlama şeklinde mevcuttu. Bu, halen kapasiteye ve elverişli koşullara tabi olan ideal bir iş hedefi. Salgın her şeyi değiştirdi, ön plana çıkardı ve bunu hiç kimsenin tahmin edemeyeceği acil bir zorunluluk haline getirdi. Günümüzde elektrifikasyon ve yenilenebilir enerjinin benimsenmesi benzer şekilde planlanmaktadır. Önümüzdeki yıllarda, hızlandırılmış dijitalleşmenin tüm temel sistemlerimizde yayıldığını ve bizi dünyaya çok daha farklı ve çok daha yeşil bir yaklaşıma yönlendirdiğini göreceğiz”